| Gidip küçük bir çanta hazırlıyordum ve Bay Timsah' ın gelmesini bekliyordum. | TED | و كنت اذهب و احزم حقيبة صغيرة و انتظر السيد التمساح ليأتي |
| Sorun değil, ama giyinmen gerekiyor, ve sana küçük bir çanta hazırlayalım, çünkü bir süreliğine başka bir yere gidiyoruz. | Open Subtitles | حسنا ، لا بأس ، و لكن يجب أن ترتدى ملابسك نحتاج لحزم حقيبة صغيرة لكى لأننا ستذهب لمكان ما لفترة |
| Tüm yol boyunca yapman gereken küçük bir çanta dolusu kraker getirmek. Tuzlu kraker, balık kraker, | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تحضر حقيبة صغيرة من المكسرات |
| Minik bir bavul hazırlamışsın, bir de içi sutyen dolu bir poşet. | Open Subtitles | حزمت حقيبة صغيرة وكيس بقالة مليء بالصدريات |
| Sana bir bavul hazırladım. Nereye gidiyoruz? | Open Subtitles | ولقد حزمت حقيبة صغيرة لأجلك |
| Bütün dünyam patlarken her şeyi küçük bir çantaya tıkamazdım. | Open Subtitles | نعم , لم استططع حزم كل شيء في حقيبة صغيرة عندما انفجر عالمي كله على راسي |
| Tamam, sen o işi hallederken ben de Alison'un evinde Rollins'in eşyalarını bir çantaya tıkıştırıp aceleyle terk edilmiş süsü vereceğim. | Open Subtitles | صحيح، وبينما تفعلين ذلك سأكون في منزل آليسون أضع أغراض رولينز في حقيبة صغيرة |
| Müdürü ufak bir tatile çıktığını söyledi. Yanına da küçük bir çanta almış. | Open Subtitles | مديرة قال انة كان ذاهباً فى رحلة, لقد اخذ حقيبة صغيرة |
| Çünkü küçük bir çanta tuzlu bademim var. | Open Subtitles | لأنه كان لدي حقيبة صغيرة من اللوز المملح. |
| Yarım milyon. İzin verde sana küçük bir çanta getireyim | Open Subtitles | نصف مليون, سأجلب لك حقيبة صغيرة لحملها |
| Belki de çektiklerin için küçük bir çanta dolusu altın da verirlerdi. | Open Subtitles | ربما حتى حقيبة صغيرة من الذهب لمشاكلك. |
| Yeterince küçük bir çanta bulamadım $10,000 nakit için. | Open Subtitles | لم أستطيع أن أجد حقيبة صغيرة بما فيه الكفاية... ... لـ10,000$نقدا. |
| Gidip kendime gecelik küçük bir çanta hazırlayayım. Teşekkürler. | Open Subtitles | -سأذهب لأعد حقيبة صغيرة للمبيت |
| Ve senin için küçük bir çanta hazırladım. | Open Subtitles | ولقد حزمت حقيبة صغيرة لأجلك |