| Anladığıma göre, bütün tablolarını yeğeni seçiyormuş. | Open Subtitles | لكن حسب علمي كان هذا عمل ابن أخيه الذي حمل كل هذه اللوحات |
| bütün bu çöpleri otobüse alamam. | Open Subtitles | لايمكننا حمل كل هذه النفايه معنا بالحافله. |
| bütün bunları taşıyabileceğine emin misin? | Open Subtitles | أأنت متأكد أنك قادر على حمل كل هذه الأشياء |
| bütün lokumları benim çantamda taşıyabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك حمل كل أصابع الديناميت التي في حقائبي. |
| Tek bir zihin bütün büyüleri taşıyamaz. | Open Subtitles | حسناً، لا يستطيع عقل واحد حمل كل التعاويذ |
| Bu bilgisayardaki bütün kayıtları benim bilgisayarıma aktar. | Open Subtitles | صحيح. حمل كل هذه السجلات على حاسوبي الخاص. |
| Büyükannem o sırt ağrısıyla bütün o ağır kutuları taşıyamazdı. | Open Subtitles | لا تستطيع جدتي حمل كل تلك الصناديق وظهرها يؤلمها |
| bütün bu suçluluk duygusunu taşımayı bırakmalısın. | Open Subtitles | عليك التوقف عن حمل كل هذا الذنب علي عاتقك |
| Dünyadaki ağır bütün roketleri kaldırma gücü olan bir motor. | Open Subtitles | مُحرك قادر على حمل كل الصواريخ الثقيلة في العالم |
| Otobüsten çıkmadan önce lütfen bütün eşyalarınızı alın. | Open Subtitles | الرجاء حمل كل امتعتكم اثناء مغادرتكم الحافلة |
| Cambridgedeyken bütün ödülleri toplardı, başarıları bugün bile tazeliğini korur. | Open Subtitles | حمل كل جائزة قدمتها المدرسة وإنتصارات في "كامبردج" |
| bütün tertibatımı taşıyabilecekler mi? | Open Subtitles | حسنا. سيقدرون على حمل كل المعدات؟ |
| bütün kutuları taşıdığından emin ol, tamam mı? | Open Subtitles | تأكّد من حمل كل الصناديق، حسناً؟ |
| bütün bunları yanınızda taşımak istediğinizden emin misiniz, Bay Schine? | Open Subtitles | هذه مئة ألف هل أنت متأكد أنك تريد حمل كل هذا معك في الخارج يا سيد (شاين) ؟ |