| Söyleyebileceğim birşey yok... Üzgünüm bayım. Hayal kırıklığına uğradığını görebiliyorum. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني أن أقوله أرى بأنك خائب الأمل |
| Sadece Hayal kırıklığına uğradım. Ve tabi biraz da şaşırdım. | Open Subtitles | انني خائب الامل الي حد ما , انني مفاجي قليلا |
| - Söylemem gerek, Liz, şu an çok büyük Hayal kırıklığına uğradım | Open Subtitles | أنا يجب أن أقول أني خائب الأمل الآن أنا آسفة جدا ,لوشيوس |
| Yorulmuştum, ve açıklayamadığım bir şekilde hayal kırıklığı içindeydim. | TED | كنت منهكا، وكنت خائب الأمل لدرجة يصعب تحديدها. |
| Evet ama bunu her yaptığınızda içten içe hayal kırıklığı yaşıyorum. | Open Subtitles | أجل، ولكني خائب الظن سراً حينما تقوما بذلك |
| Gitmedim diye Hayal kırıklığına uğramış gibi çıkıyor sesin. | Open Subtitles | يبدو من صوتك انك خائب الأمل فيّا لعدم الذهاب. |
| Bodnar'ın hakkından gelmeyecek olmamız beni biraz Hayal kırıklığına uğrattı. | Open Subtitles | أجل,أنا خائب الظن قليلا أنه ليس نحن من سنطيح ببودنار |
| Bana buranın büyük bir bölge olduğunu söylersen beni Hayal kırıklığına uğratırsın. | Open Subtitles | إذا أخبرتينى أن هذه البلاد كبيرة، أنا سأكون خائب الأمل فيك لكنها بلد كبيرة. |
| Beni affedin, fakat daha fazla söyleyebileceğim bir şey yok. Üzgünüm oğlum, görüyorum ki Hayal kırıklığına uğradınız. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني أن أقوله أرى بأنك خائب الأمل |
| Ama bir de iyi yanından bak-- seni Hayal kırıklığına uğratacak da pek bir şey kalmıyor. | Open Subtitles | هو لا يَتْركُك كثير لِكي يَكُونَ خائب الأمل في، أمّا. |
| Söylemeliyim, Baba, Biraz Hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | أنا قلت ذلك ، أبي أنا خائب الأمل حد ما هنا |
| Bana mı öyle geldi, yoksa biraz Hayal kırıklığına mı uğradı? | Open Subtitles | هل أنا مخطئ أو أنه يبدو خائب الظن قليلاً ؟ |
| Yalnızca Hayal kırıklığına uğradım," bilirsin, | Open Subtitles | أنا لست غضبانا منك أنا فقط خائب الأمل منك كما تعرفون |
| Hayal kırıklığına uğrayan Tom düşünmek için yaşlı kadının kulübesinin yanına oturdu. | Open Subtitles | خائب أمله بعض الشئ، جَلسَ توم على مقعد السيدة العجوزه لكي يفكر، رفض التخلي عن فكرة الشعور بالخطر للحظة. |
| Bu muhitlerde verilen zararlara, ziyanlara ve suçlara karşı hayal kırıklığı içinde ve kızgın bir haldeyim. | Open Subtitles | خائب الأمل وغاضب من الجريمة والتبديد والضرر الذي أصاب الكثير من الأحياء |
| Bu senin için sorun olmaz mı? Biraz hayal kırıklığı yaşadığım doğru. | Open Subtitles | هل أنت موافق على ذلك ؟ أقصد أني خائب الأمل قليلاً |
| hayal kırıklığı herşeyi o muhteşem mavi gözlerinden anlayabiliyorum | Open Subtitles | خائب الأمل؟ لأن يمكنني أن أرى كل ذلك بل أكثر بكثير في هذه العيون الزرقاء الفاتنة |
| Hayal kırıklığına uğramış olabileceğini biliyorum ama ne olursa olsun senin sunumunu çok beğenmiştim ben. | Open Subtitles | اعلم انك خائب الأمل لكن مهما يكن ذلك.. الا انك تستحقه، لقد اعجبني تحضيرك كثيراً |
| gerçeği söylemek gerekirse daima çağrıldığım işlerdeki durumlar ufak saç yumağı, veya benzeri şeyler olduğunda hüsrana uğrarım. | Open Subtitles | لأقول لك الحقيقة، سأكون خائب الظن لو أتضح بان سبب الانسداد مجرد كرات شعر متجمعة |
| - Nasıl düş kırıklığına uğrarsın? | Open Subtitles | [ضحك] - كيف تكون خائب الأمل؟ |
| Bunları, Facebook'taki herkes birbiriyle buluşup işi pişiriyor dediğim ve Hayal kırıklığına uğradığın için söylüyorsun. | Open Subtitles | هذا بسبب ما قلته عن الفيس بوك و الان أنت خائب |