| Ancak Hatice'nin de aralarında olduğu belli bazı kadınlar için bu doğru değil. | Open Subtitles | ولكن فى بعض الطبقات الخاصة ومنها التى خرجت منها خديجة لم تكن كذلك |
| Hatice (r.a.), İslami hareketi doğuş döneminde finanse etmiş. | TED | خديجة رضي الله عنها هي من موّلت الحركة الإسلامية في مرحلتها الأولى. |
| Zengin bir dul, daha yaşlı bir kadın olan Hatice, | Open Subtitles | طلبت منه ارملة غنية اكبر سنا اسمها خديجة |
| Bundan kısa bir süre sonra da Hatice Muhammed'e evlenme teklifi yaptı. | Open Subtitles | بعد فترة وجيزة طلبت خديجة من محمد ان يتزوج بها |
| Khadija kimlik kartı için sekiz sene uğraştı ve başarısız oldu. | TED | حاولت خديجة الحصول على بطاقة هوية مرارًا وتكرارًا لمدة 8 سنوات، بدون نجاح. |
| Fakat onun Hatice'yi çok derinden sevdiğine kuşkum yok. | Open Subtitles | ولكن ليس عندى اى مجال للشك بأنه وفى داخل اعماقه كان قد احب خديجة |
| Hatice, birine danışmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü. | Open Subtitles | خديجة رأت أنه من الصواب ان تذهب لإستشارة |
| Muhammed'in eşi Hatice zengin ve güçlüydü. | Open Subtitles | زوجة النبى محمد كانت خديجة والتى كانت غنية وقوية |
| Hatice'nin yaşamında tek eşli olan Muhammed onun ölümünden sonra, belli aralıklarla bir kaç kadınla evlendi. | Open Subtitles | كانت خديجة الزوحة الوحيدة لمحمد فى حياتها ولكن بعد مماتها تزوج عددا من النساء |
| Daha sonra Hatice, din alimi olan kuzeni Baraka Bin Nefer'in evine gidip bütün olanları anlattı. | Open Subtitles | بعدها مباشرة، ذهبت خديجة إلى إبن عمها العالم في الأديان، ورقة بن نوفل وأخبرته بما حدث |
| Varaka'nın söylediklerini dinleyen Hatice, kocasının bütün anlatttıklarına inandı. | Open Subtitles | على الرغم مِنْ تحذير إبنِ عمها، خديجة آمانت بكُلّ ما أخبرَها به زوجها |
| Kendisinden yaşça büyük zengin bir kadın olan Hatice, Suriye'de kendisi adına ticaret yapmasını istemiştir. | Open Subtitles | لقد طلبت امرأة غنيه اكبر منه سناً تدعى خديجة مباشرة بعض أعمالها في سوريا |
| Hz. Hatice'nin durumu, Müslüman bir toplum oluşturmada kadınların da eşit haklara sahip olduğunun bir kanıtıdır. | Open Subtitles | في حالة خديجة تقدم دليل أن المرأة شريكاً على قدم المساواة |
| Müslümanlığı ilk Hz. Hatice kabul etmiş, O'nu ileride Hz. Muhammed'in kızıyla evlenecek olan yeğeni Hz. | Open Subtitles | أول من اهتدى كانت زوجته خديجة وتلاها أفراد العائلة مثل إبن عمه المراهق علي |
| Hatice bir sonra ki görüşte, ...kendisine haber vermesini rica eder. | Open Subtitles | :فقالت خديجة اخبرني عندما تراه المرة القادمة |
| Doğruca Hatice'ye koştu. | Open Subtitles | لقد هرول مباشرة الى البيت الى خديجة |
| Hatice onu sakinleştirdi. | Open Subtitles | خديجة كانت هى الشخص الذى طمأنه |
| Muhammed'in sevgili eşi Hatice | Open Subtitles | خديجة زوجة محمد المحببة إلى قلبه |
| Baban, büyükannen Hafsa Sultan, halan Hatice Sultan hepsi bizi bekliyor. | Open Subtitles | والدك وجدتك السلطانة "حفصة" وعمتك السلطانة "خديجة"، جميعهم بانتظارنا هناك |
| Hatice Sultan, ikindi vakti Hasbahçe'de olacak. | Open Subtitles | ستكون السلطانة "خديجة" في الحديقة الرئيسية عند الزوال |
| Change.org'daki imza kampanyama destek verin. Adımı yazın, Khadija, önünüze gelecektir imzalayın. | TED | وقعوا على العريضة على Change.org ثم أكتبوا اأسمي خديجة ، و عندما ترى النور ستوقع. |