| Gelecekteki hayranlarının hayal kırıklığına uğramasına izin vermek istemezsin. | Open Subtitles | انتِ لا تريدين خذلان معجبيكِ المستقبليين |
| İnsanları hayal kırıklığına uğratma konusunda yeterince pratik yaptın. | Open Subtitles | لذا, أعتقد أنك تدربت كثيراً على خذلان الناس |
| Ama bunu annemi hayal kırıklığına uğratmadan nasıl yapacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | لكنني لا أعرف إذا كنتُ أعرف كيفيّة القيام بذلك من دون خذلان أمّي. |
| Şunun gibi ufak bir şeyi bulabilmek için girdiğimiz onca cefa bir çeşit hayal kırıklığı. | Open Subtitles | انها تنكيسة - خذلان - ان نمر بكل تلك المشاكل من أجل هذا المخلوق |
| Sizin için büyük hayal kırıklığı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه خذلان لأجلك |
| Eve döndüğünde hayal kırıklığı olur. | Open Subtitles | هنالك خذلان عندما تأتي للمنزل |
| Hayatındaki insanlar seni hayal kırıklığına uğrattılar diye cezasını Paul'a çektirme. | Open Subtitles | لا تدعي بول يدفع ثمن خذلان الأخرين لكِ في حياتك |
| Ne zaman tek yapabildiğin şeyin insanları hayal kırıklığına uğratmak olduğunu ispatlamaya çalışmaktan vazgeçeceksin? | Open Subtitles | متي ستتوقف عن إثبات أن كل ما يمكنك فعله هو خذلان الآخرين ؟ |
| O zaman o puştun seni hayal kırıklığına uğratmasına alış. | Open Subtitles | إذاً عليك أن تعتاد على خذلان ذلك الوغد لك |
| Birbirimizi hayal kırıklığına uğratmaktan o kadar korkuyoruz ki evimize hâkim olan tek his endişe. | Open Subtitles | نحن خائفان من خذلان بعضنا البعض كل ما في منزلنا هو الخوف |
| Seni hayal kırıklığına uğratmaktan yoruldum. | Open Subtitles | لقد تعبت من خذلان جهودك |
| Ama artık seni hayal kırıklığına uğratmaktan bıktım. | Open Subtitles | لكني لقد تعبت من خذلان جهودك |
| Ne insanları hayal kırıklığına uğratmaktan. | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}.من خذلان الناس |
| Jack Forge bir hanımı hayal kırıklığına uğratmayı sevmez. | Open Subtitles | (جاك فورج) لا يُحبّ خذلان امرأة. |