| Çünkü bu kök hücre kültürüyle tamamen aynı görüntüye sahip. Büyük yeşil hücreler, küçük ve olgunlaşmamış hücreleri sarmalıyor. | TED | لأنها تشبه تماماً نفس زرع الخلايا الجذعية، مع خلايا خضراء كبيرة محاطة بخلايا صغيرة فجّة غير ناضجة. |
| Yanında büyük, yeşil bir bavul götürüyor. Ve içinde kocasının yazdıkları var. | Open Subtitles | أخذت حقيبة خضراء كبيرة تتضمن كل مخطوطات زوجها |
| 44.515 metrekarelik park, Bangkok'un kalbinde yer alan büyük, yeşil çatlak, daha geçen sene açıldı. | TED | حديقة الـ 11 فداناً، مساحة خضراء كبيرة في قلب العاصمة بانكوك... افتتحت العام الماضي. |
| Ben bir pirzola istiyorum... yanına patates püresi... ve Büyük yeşil salatadan. | Open Subtitles | ...مع البطاطا المهروسة وسلطة خضراء كبيرة |
| Evet baya cafcaflıydı. Büyük yeşil tutacakları vardı. | Open Subtitles | "أجل، فكانت مُتوهّجة ومقاود خضراء كبيرة." |
| - Büyük, yeşil bir araçtı. - Güzel. | Open Subtitles | ـ كانت شاحنة خضراء كبيرة ـ جيد |
| Orada Büyük yeşil bir daire oluştur. | TED | ارسم دائرة خضراء كبيرة. |
| Büyük yeşil tekerdeki küçük dişli olduğunu biliyorum Ve kesinlikle, yasadışı silahların Ve onlarca yıl hapis cezasının ötesine bakmayı istiyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك مجرد شخص ثانوي في عجلة خضراء كبيرة وأنوي بالفعل النظر بتخطي لكل هذه الأسلحة الغير قانونية ... وعقود من السجن .. |
| Büyük yeşil kapılar. | Open Subtitles | أبواب خضراء كبيرة |