| Asıl soru, Bunun arkasında kim var ve zehir ne cehennemde? | Open Subtitles | الآن, السؤال الحقيقي هو, من خلف ذلك, واين هو السُمّ؟ |
| Başı belada ve sana yemin ederim yemin ederim eğer Bunun arkasında sen varsan... | Open Subtitles | إنها في مشكله وأقسم لكي .. أقسم إن كنتي خلف ذلك |
| Bunun arkasında çok büyük bir şeyin olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أنا اتوقع بأن هناك شيء شديد الانفجار خلف ذلك. |
| Anlık sihir yapıyorum, bir anlık, ama bunun arkasına baktığımda her şeyin düzmece... | Open Subtitles | في تلك اللحظه و لكن ان تري خلف ذلك و تعرف |
| -Evim oranın arkasında. | Open Subtitles | منزلي يقع خلف ذلك |
| Bütün bunların arkasında olduğunuzdan emin olmam gerekiyordu, ve artık eminim. | Open Subtitles | اريد ان اتاكد لاعلم من خلف ذلك و الان انا |
| Bunun arkasında kim varsa söyle, biz onu yakalayalım, sen de güvende ol! | Open Subtitles | ، أخبرنـا من يقف خلف ذلك ! يمكننا أن نسعى خلفهم ونُبقيك بمـأمن |
| Bunun arkasında Marslıların olduğunu daha bilmiyoruz bile. | Open Subtitles | نحن لا نعلم حتى أن المريخ هو من خلف ذلك الأمر |
| Bunun arkasında tutku yok. | Open Subtitles | بواسطة رصاصة واحدة في الرأس لا يوجد شغف خلف ذلك الأمر |
| - Kesin Bunun arkasında da sen varsındır. | Open Subtitles | أراهن أنك خلف ذلك الأمر ـ في الواقع ، أليس كذلك ؟ |
| - Bunun arkasında Rita varsa gerçekten ciddi bir hasar verdi. | Open Subtitles | -لو ريتا تقف خلف ذلك فسيكون هذا خراباً كبيراً |
| Bunun arkasında gizli bir şeyler mi var? | Open Subtitles | أهناك نوع من الأسرار خلف ذلك ؟ |
| Bunun arkasında kim varsa şansa bırakmak istememiş. | Open Subtitles | أيّاً كان خلف ذلك ترك القليل للصدفة |
| Fakat her ikimizde Bunun arkasında kimin olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أننا على حدً سواء خلف ذلك |
| Fakat Bunun arkasında Daniels bile olsa papazlara bunun yetmeyeceğini biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلمُ أن ذلك لن يرضي رجال الدّين حتى وإن كان (دانيالز) خلف ذلك |
| Bunun arkasında annenin olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت أن أمكِ خلف ذلك |
| Şu masanın arkasına oturacak ve geleceğe yol alacak. | Open Subtitles | وكل ما عليه هو الجلوس خلف ذلك الكرسي والصعود إلى المستقبل |
| Sürekli bu maskenin arkasına saklanmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | لقد سئِمتُ من الإختباء خلف ذلك القناع طوال الوقت الإسم: |
| Şu posterin arkasına sakın bakmayın o halde. | Open Subtitles | إذا بالتأكيد لا يجب عليك النظر لما خلف ذلك الملصق |
| Çıkış yolumuz oranın arkasında. | Open Subtitles | خلف ذلك الطوب مخرجنا. |
| Eminim bunların arkasında bulunurlar. | Open Subtitles | وأنا واثقة من كونهم خلف ذلك الأمر |