| Telefon konuşması sırasında elinde üç yüzük vardı. | Open Subtitles | خلال المحادثة الهاتفية كان يحمل ثلاثة خواتم |
| Telefon konuşması sırasında elinde üç yüzük vardı. | Open Subtitles | خلال المحادثة الهاتفية كان يحمل ثلاثة خواتم |
| Bazı arkadaşlarımız dedi ki dükkanınızda şehirdeki en iyi nişan yüzükleri varmış. | Open Subtitles | أخبرنا بعض الأصدقاء أنّ محلّك هو أفضل من يبيع خواتم الخطوبة بالمدينة. |
| Söz yüzükleri takmak zorundasınız, çünkü ancak bu sayede küçük kızlara cinsellik satabiliriz. | Open Subtitles | يجب عليكم أن ترتدوا خواتم النقاء لأن هذه الكيفية التي يمكننا أن نروج الجنس للفتيات الصغيرة. |
| Siz de bizler gibi olup, söz yüzüğü takmak istiyor musunuz? | Open Subtitles | هل تردن أن تكن أطفالا محبين مثلنا وترتيدن خواتم النقاء أيضا؟ |
| # Kollarında olmak yeter # Sana altın yüzükler alacağım | Open Subtitles | عندما أشعر بذراعيك تحيطان بي لكنني سأحضر لك خواتم ذهبية |
| Belki de şirin evli adamlar evlilik yüzüklerini giymediklerinde... aldıkları risk budur. | Open Subtitles | ربما عندما لا يرتدى الرجال اللطفاء خواتم الزواج ستكون هذه هى المخاطرة التى يقوموا بها |
| Bu aptal bir sakız makinası yüzüğü değil. Güzel bir yüzük. | Open Subtitles | ليس خاتماً غبيّاً يشبه خواتم العلكة إنه خاتم جميل |
| Bir çok klas erkek, yüzük takıyor. | Open Subtitles | العديد من الرجال الأنيقي المظهر يرتدون خواتم |
| Kim haklıysa, ötekinin suratına mümkün olduğunca sert tokat atar, ama yüzük yasak. | Open Subtitles | من يكسب الرهان يصفع الآخر على وجهه .بأقوىما يمكنه. لكن لا خواتم |
| yüzük isterim, ama kötü büyülülerden değil. | Open Subtitles | أريدبعضالخواتم, لكن ليس خواتم ذات فأل سئ |
| Bakın, eğer küçük kızların malafatınıza ulaştığı posterler yapıyorsak sizler de söz yüzükleri takmak zorundasınız, yoksa Disney şirketinin imajı kötü görünür. | Open Subtitles | أترون، إذا صنعنا الإعلانات بالفتيات الصغيرات يبحثن عن تفاهتك، وبعدها يجب أن ترتدوا خواتم النقاء |
| Söz yüzükleri, konser tişörtleri her şey. | Open Subtitles | خواتم الوعـد ، قمصـان الحفلات الأغراض الأخرى |
| Evet. Nikâh yüzükleri ve nükleer füzyon gizli uzmanlık alanlarım gibidir. | Open Subtitles | أجل، خواتم الزواج وشطر الذرّة تخصصاي السرّيان |
| Evet, şunu anladık ki, eğer söz yüzüğü takıyorsanız en iyisi, başka söz yüzüğü takan insanlarla takılmanız. | Open Subtitles | أجل، لقد اكتشفنا ان المرة التي ترتدي فيها خواتم النقاء، إنه الأفضل للخزواج آخرين يرتدونها. |
| Burada olma nedenim olan, şu "yüzüğü artık takmıyorum" zırvası da nedir? | Open Subtitles | ما هذا كله، أسمعه حول عدم إرتداء خواتم النقاء. |
| Güzel giysiler, yüzükler ve üstümüzde ipek şeritlerle evleneceğimizi sandım. | Open Subtitles | بحضور كاهن ومع كل تلك العبائات الجميلة ..ثلاث خواتم وحبل حريري حول أكتافنا.. |
| Yoksa, bizde harika yüzükler var... mağazamızda 19.95 dolar. | Open Subtitles | لانه اذا لم يكن بحوزتك فنحن بحوزتنا خواتم رائعة في محل الهدايا بقيمة 19.95 |
| Neredeyse rahip gelip evlilik yüzüklerini verecek.. ...ve kutsandıklarını ilan edecek. | Open Subtitles | يبدو لي أن لا شيء مطلوب الآن أكثر من قس لإعطاء خواتم الزفاف ومنح المباركة |
| Sonra da söz yüzüklerimizi değiş tokuş edeceğiz ve saflıkla ilgili dualar okuyacağız. | Open Subtitles | خواتم العهد، و القيام ببعض الأدعية الدينية إنه ممتع |
| Soğan halkası, diyet kola. - Ekstra peynirli. - Annem için baharatlı tavuklu sandviç. | Open Subtitles | خواتم بصل، مشروب حمية ساندويش الدجاج لأمي |
| Evliliğin üç yüzüğüne. | Open Subtitles | نخب الثلاثة خواتم الخاصة بالزواج |
| - Sana yepyeni bir şey göstereyim. - Hayır. Altın saatler ve elmas yüzüklerim var. | Open Subtitles | لدىَّ ساعات ذهبية , و خواتم ماسية |
| Aslında onu alıkoyabilirsiniz. Akademi yüzüklerine izin var. | Open Subtitles | في الواقع يمكنك الإحتفاظ به خواتم الأكاديمية مُصرّح بها |
| Bu da kurbanların yüzüklerinin değiştirilmesini açıklıyor. | Open Subtitles | مما يمكنه تفسير تغيير خواتم الضحايا. |
| Ucuz mezuniyet yüzüklerimiz gerçekten de sahtelermiş. | Open Subtitles | خواتم الفصل التي إشتريناها هي في الواقع مزيفة |