Alışsa iyi olur. Ömrünün büyük kısmı hayal kırıklığı içinde geçecek. | Open Subtitles | من الافضل ان يعتاد الامر خيبة الأمل ستكون جزءا كبيرا من حياته |
Alışsa iyi olur. Ömrünün büyük kısmı hayal kırıklığı içinde geçecek. | Open Subtitles | من الافضل ان يعتاد الامر خيبة الأمل ستكون جزءا كبيرا من حياته |
Son hayal kırıklığı için hiç acelem yok. | Open Subtitles | أنا لست في عجلة على خيبة الأمل النهائية هذه |
Annemin siz istemediğiniz sürece ikinizin nasıl birer hüsran olduğunuzu hiçbir zaman bilmesi gerekmiyor. | Open Subtitles | أمي لا تحتاج أن تعرف , مدى خيبة الأمل فيكما إلا لو أنكما تريدان هذا |
Tanrım, onun o hayal kırıklığını görmemek adına her şeyi yapardım. | Open Subtitles | يا إلهي, سأفعل أي شيء لتفاديء نظرة خيبة الأمل تلك |
Daha önce beni hiç bu kadar hayal kırıklığına uğratmamıştın. | Open Subtitles | لم أكثر بهذا القدر من خيبة الأمل منك من قبل |
Yani şimdi ikimiz de bu denli bir hayal kırıklığının nasıl olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | إذن الآن كلانا نعلم كيفَ يكون شعور خيبة الأمل التي لاتصدق |
İçimde değişik bir his uyandırırdın, çünkü bana, gözlerinde umutla bakardın şu an olduğu gibi hayal kırıklığıyla değil. | Open Subtitles | وأشعر بشعور غريب في معدتي لأنك كنت تنظرين إلي بكل ذلك الأمل في عينيك بدلا من خيبة الأمل التي أراها الآن |
-Pekâlâ, bu hayal kırıklığı ile yaşamayı öğrenmek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | حسناً، عليكى التعلم أن تتعايشى مع خيبة الأمل. |
Her seçimde biriniz hayal kırıklığı yaşayacaksınız. | Open Subtitles | مع من اذهب الى التصفيات ومع كل واحدة من هذه الخيارات، أحصل على خيبة الأمل من شخص ما. |
yeni bir başlangıcın heyecanı... başkasının acısına sebep olan suçluluk duygusu... değişiklikteki başarısızlığın hayal kırıklığı. | Open Subtitles | حماس بشأن بدء حياة جديدة الشعور بالذنب للتسبب بألم الأخرين خيبة الأمل للفشل بالتغير |
Shin Bet'te engelleyemediğimiz bir saldırı olduğunda hissettiğimiz berbat bir başarısızlık ve hayal kırıklığı olur. | Open Subtitles | الشعور الذي كان يسود الشاباك عند وقوع اي هجوم لم يستطع منعه كان خيبة الأمل والاحباط الفظيع |
O zaman üstesinden geleceğimiz tek engel hayal kırıklığı olacak. | Open Subtitles | حسناً, اعتقد أن العائق الوحيد المتبقي لنا لنتخطاه هو خيبة الأمل |
Çünkü öfke, hayal kırıklığı hissetmiyorum ya da sevgi. | Open Subtitles | لأننى لا اشعر بالغضب او خيبة الأمل. أو الحب. |
Onu durdurmalıydım ama ben ona daha fazla bela ve hayal kırıklığı getiririm. | Open Subtitles | كان عليّ إيقافها لكن أنا متأكد أنها مستعدة للمزيد من المشاكل و خيبة الأمل |
Keşke bu hüsran yerine felç edici bir depresyonda olsam. | Open Subtitles | أتمنى فقط لو أُصِبت ببعضاً من شلل الإكتئاب .بدلاً من خيبة الأمل هذه |
Dana, söylediklerine göre bir hüsran odan var. | Open Subtitles | دانا، يبدو أن لديك غرفة خيبة الأمل |
Şimdi internet bize büyük, koyu bir damla hayal kırıklığını kolayca ulaştırıyor. | Open Subtitles | الآن توفر شبكة الإنترنت، مركز كبير من خيبة الأمل. |
Penguenlerin hayal kırıklığını atmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | أردتُ أن أتجاوز خيبة الأمل التي سبّبها عدم وجود البطاريق |
Ve onun, benim hakkımda, çılgın bir fikir uğruna müvekkillerimizi terk edeceğim için hayal kırıklığına uğrayacağı düşüncesiyle oldukça endişeliydim. | TED | و كنت متوترة جدا, لأني اعتقدت اني كنت على وشك أن اشهد خيبة الأمل في نفسي للتخلي عن موكلينا من اجل فكرة مجنونة. |
Tabii bu öğrencileri biraz hayal kırıklığına uğrattı. | TED | مما أدى الى القليل من خيبة الأمل لدى الطلبة. |
Bunu şöyle düşünün: Yaşamınızın çoğunda, varlığınızın dışında yaşıyorsunuz başınıza gelen olaylar zincirinde her şeyin normal olduğu yerde, güvenli ve düzenli şekilde, ama başarısızlık sizi bu yerden birden fırlatır atar hayal kırıklığının o kör karanlığının tam içine. | TED | إذن فكروا في الأمر على هذا النحو: تعيشون معظم حياتكم، خارج ذواتكم وسط سلسلة من التجارب الإنسانية حيث كل شيء طبيعي ومطمئن واعتيادي، ولكن الفشل يقذف بكم فجأة بعيدا من هنا ويرمي بكم وسط ظلام حالك من خيبة الأمل. |
Seninle bir cinsel ilişki mutlaka hayal kırıklığıyla biter. | Open Subtitles | الجنس معك مربوط ببعض خيبة الأمل |