| Bu uçan metal kutuda hapsolmuş, kaçarken sürekli arkamı kolluyorum. | Open Subtitles | محصورًا داخل صندوق معدنيّ طائر، دائم التوجّس والارتياب إبّان هروبي. |
| Üst katta, yatağın orda kitli bir kutuda. | Open Subtitles | في الطابق العلوي داخل صندوق مقفل قرب السرير. |
| Ama bu kez en önemli icatlarından birini, yani sıfır noktası enerjisi formülünü bir müzik kutusuna saklamayı seçti. | Open Subtitles | هذا الوقت، إختار دفن واحد إبداعه المهمة، الصيغة لطاقة نقطة الصفر، داخل صندوق الموسيقى. |
| Bir mukavva kutusunda pek bir ışık yoktur. Bırakın da bu kitabı alayım. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير من الضياء داخل صندوق كرتوني دعني آخذ هذا الكتاب |
| Metal bir kutunun içinde ateş etmekten daha mantıklı değil mi? | Open Subtitles | هذا أكثر منطقية من إطلاق النار داخل صندوق حديدي, أليس كذلك؟ |
| Bunu başarmak için doktorlar, hastanın etrafına ahşap bir kutuya veya özel olarak kapatılmış bir odaya yerleştirerek sıkı bir conta oluşturdular. | TED | لتحقيق ذلك، قام الأطباء بابتكار قفل ضيِّق حول جسم المريض، إمَّا بوضعها داخل صندوق خشبيّ، أو داخل غرفة خاصة مغلقة. |
| Yola koyulduğunda metal bir kutunun içine hapsolursun. | Open Subtitles | عندما تدخل الطريق، تجلس داخل صندوق معدني. |
| ...onu posta kutusunun içine itiyordum. | Open Subtitles | عندما كنت أدفعها... داخل صندوق البريد |
| Evet, galeride, eşyaların olduğu kutuda. Ne oldu ki? | Open Subtitles | إنه داخل صندوق أغراض في المعرض، ما الداعي؟ |
| Howard, bir kutuda babanın gönderdiği bu mektubu buldum. | Open Subtitles | هاورد، لقد وجدت رسالة من والدك داخل صندوق |
| Tablet kadife astarlı bir kutuda tutuluyordu. | Open Subtitles | اللوح كان محفوضاً داخل صندوق مبطن بالمخمل |
| Ayrıca, operasyon giderleri kutusuna mesajlar bırakacağız. | Open Subtitles | ايضا سنترك العديد من الرسائل في داخل صندوق حساب العملية |
| S.O.S sinyalinin anteninin tasarımını şifreleyip bir müzik kutusuna koymuş. | Open Subtitles | قاموا بتشفيرها وتصميمها داخل صندوق الموسيقى |
| Hayatı altüst oldu ve biz onu kâbus kutusuna teptik. | Open Subtitles | لقد انقلبت حياتها رأساً على عقب وقمنا بحبسها داخل صندوق كابوسي |
| Bir mukavva kutusunda pek bir ışık yoktur. Bırakın da bu kitabı alayım. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير من الضياء داخل صندوق كرتوني دعني آخذ هذا الكتاب |
| Sanırım ben o küçük boğaz telsizlerinden alırım ve sen bir piyano kutusunda gömülürsün. | Open Subtitles | لذا أعتقد بأنني سأخضع لأحد الفحوصات الإشعاعية على الحنجرة أمّا أنتِ فستنتهين داخل صندوق بيانو |
| Ya buz kutusunda insan kafası taşımanın cezası? | Open Subtitles | ماذا عن حمل رأس بشري داخل صندوق مثلج؟ |
| Evet! Metal kutunun içinde siper almamız! | Open Subtitles | أجل, أخذ موقع دفاعي داخل صندوق حديدي, أجل |
| Biliyorsun, bir keresinde Lou Gehrig'in hastalığını bir kutunun içinde hapsolmuş gibi davranarak tedavi ettim. | Open Subtitles | تعرفين ذات مرة شفيت حالة لمرض التصلب العضلي الجانبي بواسطة التظاهر انني كنت محشوراً داخل صندوق |
| Saçma bir cam kutunun içinde güvende değil. | Open Subtitles | وليس بمأمن داخل صندوق زجاجي غبي |
| Ve hatta belki de onu neyin öldürdüğünü bulmak için bir ufaklığın çene kemiğini bir kutuya koymaktan dolayı deliye dönmüş durumdasın. | Open Subtitles | ربما حتى أنك غاضبٌ لأنه يجب عليك أن تركب عظام الفك داخل صندوق لتكتشف ما الذي قتله |
| Bir kedinin herhangi bir zamanda kırılıp açılan, ağzı kapalı bir şişe zehir ile bir kutuya koyulmasını önerdi. | Open Subtitles | اقترح تجربة يقوم فيها بوضع قطة داخل صندوق مع قارورة سّم مغلقة سوف تنسكب في وقت عشوائي |
| Sadece geçen hafta, Rinso kutusunun içine gizlenmiş bir Battenburg buldum. | Open Subtitles | فقط في السبوع الماضي , وجدت لa Battenburg مخفي داخل صندوق Rinso . |