Tamam, sadece bizle bir ilgisi olmadığını bilmeni isterim. | Open Subtitles | حسنا انا فقط اردت ان تعلم ان الامر لا دخل له بنا |
Prospero'nun büyüsünü tekrar yaptığı konusunda hemfikiriz ama benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | يحاول استنبات سحره مجددًا، لكن لا دخل له بي، بل بكم. |
Senatörün kızıyla evlenmemin işimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | الزواج من ابنة السيناتور لا دخل له بهذا |
Lütfen bana işlenen bu ki cinayetle bir alakası olmadığını söyleyin. | Open Subtitles | أرجوك أخبرني أنه لا دخل له بجريمتي القتل هاتين |
-Bize sormamalı. Onu ilgilendirmez. | Open Subtitles | -السيد يسألنا, لا دخل له |
Bizi ilgilendirmediğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن ذلك لا دخل له بنا |
Veya poker oynamaktan daha farklı bir amacı vardır... | Open Subtitles | لا دخل له بالثرثرة والقمار. |
Çünkü anahtarın bu işle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لأن المفتاح لا دخل له بالأمر |
Başkan yardımcısının bir ilgisi yok! | Open Subtitles | نائب الرئيس لا دخل له بكل هذا |
Yaşın bunla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | فالعمر لا دخل له في الأمر |
Coulson'ın Skye'ın güçleriyle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | و أنت تخبرينني أنهما نفس الشيئ ؟ (كولسون) لا دخل له بقوى (سكاي) |
Hayır, çünkü onun bununla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لا، بسبب أنه... لا دخل له بأي من هذا |
Onunla bir ilgisi... | Open Subtitles | ! لا دخل له بـ ... |
Biliyorsun bunun vakayla bir alakası yok. | Open Subtitles | أنت تعلمين أن هذا لا دخل له بهذه القضية |
Bu durumun seninle bir alakası yok, Jonny. | Open Subtitles | حسنا، اذا، ذلك لا دخل له بك جوني |
-Bize sormamalı. Onu ilgilendirmez. | Open Subtitles | -السيد يسألنا, لا دخل له |
Booth, söylememi istemedi. Bizi ilgilendirmediğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن ذلك لا دخل له بنا |
Veya poker oynamaktan daha farklı bir amacı vardır... | Open Subtitles | لا دخل له بالثرثرة والقمار. |