| Anlaşılan önemli anlamsal farkları var. | Open Subtitles | الأمر جلي إن لكلا الأمرين دلالات لفظية مختلفة. |
| Bu gerçekte anlamsal, değil mi? | Open Subtitles | - يا إلهي إنها دلالات حقاً ، أليس كذلك ؟ |
| Ama cesedin bulunduğu yerde hiç dışık izi bulunmadı. | Open Subtitles | لكن لم تكن هناك دلالات للتغوط حيث وجود الجثة |
| Şimdiye dek başka kurtulanlar olduğuna dair bir iz bulamadık. | Open Subtitles | حتى الآن , لا توجد أي دلالات على وجود ناجين |
| - Nefret suçu olduğuna dair ipucu varmı? | Open Subtitles | هل هناك أي دلالات على أنها جريمة بدافع الكره؟ |
| Salı günleri Berkeley'de Genel semantik dersi alıyorum, yeni dört harfli kelimeler buluyorum. | Open Subtitles | وفي الثلاثاء لدي تدريب علي علم دلالات الالفاظ في بيركلي العثور على كلمات ذات أربع دلالات |
| Başka hiçbir sistemsel inflâmasyon belirtisi yok. Vaskülit olamaz. | Open Subtitles | لا دلالات أخرى على الالتهاب ليس التهاب الأوعية المخية غالباً |
| Bu yerdeki inanılmaz şeylerin işaretleri var ama gitmemizi söyleyen işaretler de var. | Open Subtitles | ثمّة دلالات على المستحيل تعجّ بهذا المكان، لكنّي الآن أحسبها دلالات تنصحنا بالرحيل. |
| - Hayır, bu anlambilim değil. | Open Subtitles | -كلا ، ليس عِلم دلالات الألفاظ |
| Ama bakın, etkinlik belirtileri: | Open Subtitles | لكن أنظر لهذا إنها دلالات على النشاط البركاني .. |
| - Hayır, anlamsal değil. - Evet, öyle, Shawn. anlamsal. | Open Subtitles | لا، إنها ليست دلالات - بلـى، إنها كذلك (شون) - |
| Sakin ol. Ulaşılıbilir olsun diye anlamsal metod kullanıyorum. | Open Subtitles | اهدأي، دلالات في المحادثة لأبدو مقبولًا |
| - anlamsal "eşek b.ku" demekse evet anlamsal. | Open Subtitles | حسناً إذا كانت دلالات الألفاظ تعنى هراء |
| - anlamsal olduğunu sanmıyorum. - Bilemezsin. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّها دلالات - أنت لا تعرف - |
| - anlamsal. | Open Subtitles | إنّها دلالات ألفاظ. |
| Görünür bir yara izi yok. Herhangi bir bozulma mevcut değil. | Open Subtitles | لا توجد جروح ظاهرة ، لا توجد دلالات لوجود كدمات.. |
| Tuhaf olan ise alarm hala çalışır vaziyetteymiş ve herhangi bir zorla girme izi yokmuş. | Open Subtitles | وإن الغريب في الأمر هو، أن الإنذار كان لا يزال يعمل ولم تكن ثمة دلالات اقتحام قسري |
| Arabada paradan iz yok. | Open Subtitles | ليـس هنـاك دلالات لـوجود الأمـوال |
| "2310 Batı'da bir ipucu yok." | Open Subtitles | لا يوجد أي دلالات في منزل2310 غرباً |
| Bu çalmak mı olur yoksa paylaşmak mı, bu semantik bir sorudur belki. | Open Subtitles | لا، أنتم لا تسرقون على الإطلاق إنها أسئلة من دلالات على ما أفترض سواء كانت سرقة أو تشارك |
| Ama, saldırıdan kalan kalıcı bir hasar belirtisi görmüyorum. | Open Subtitles | لكنى لا أرى أى دلالات على ضرر دائم من الهجوم |
| Saldırıdan önce, görmezden gelinen işaretler olmuştu. | Open Subtitles | ، قبل الهجوم كانت هناك دلالات لم يلتفت إليها أحد |
| Walt Whitman ve anlambilim üzerine harika bir makale yazan kimdi biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعرفين من نشر مقالاً عظيم عن (والت ويتمن) وسياسة دلالات الألفاظ؟ |
| Gerçekte neden tekrar aktif hale getirildiklerine dair bir belirtileri var mı? | Open Subtitles | ألاحظوا أية دلالات عن حقيقة إعادة تشغيلهم؟ |