|      O kalın camlı gözlükleriyle, gözyaşları dev gibi görünüyordu.      | Open Subtitles |       و بتلك النظرات السميكة دموعها تبدو عملاقة      | 
|      Göğüsler muhtemelen silikon ama oh Tanrım bu gözyaşları gerçek.      | Open Subtitles |       على الأرجح صدرها مزيف و لكن يا آلهى, دموعها حقيقية جداً      | 
|      Ooh şu çirkin kadın... Ağladığında gözyaşları kafasının arkasından kaçardı. - Mm.      | Open Subtitles |       لقد كانت امرأة بشعة و كانت تبكي دائماً و دموعها تصل إلى خلف رأسها      | 
|      Çaresiz annenin oğlu Gözyaşlarını silmeye geldi!      | Open Subtitles |       إبن هذه الأمّ العاجزة جاء لمحو دموعها الإبن؟      | 
|      Çok üzgünken bile, Gözyaşlarını silmek için yanındaydım.      | Open Subtitles |       عندما تكون حزينة أكون موجودة لأمسح دموعها      | 
|      Bir kadının gözyaşı dökmeye hakkı var ha?      | Open Subtitles |       المرأة لديها الحق في دموعها ، أليس كذلك؟      | 
|      Göz yaşlarını saklayıp, her şeyi arkasında bıraktı ve sessizce kaleye döndü.      | Open Subtitles |       ،لقد حبست دموعها ،وتركت كل شيء وراء ظهرها وعادت بهدوء للقلعة      | 
|      Tahta derisinden ve dizaynı kanları ve gözyaşlarıyla boyanmıştır.      | Open Subtitles |       المجلس صنعه من جلدها،والتصاميم التي عليه رسمت بواسطة دمائها و دموعها      | 
|      gözyaşları kurşun gibi düşüyordu. Evden çıkarıldığımızı söyledi.      | Open Subtitles |       ضربت دموعها قميصي مثل الرصاص وأخبرتني باننا قد طردنا      | 
|      En saçma yerlerde gözyaşları dökülmeye başlar. Diyaloglar falan... Her şey...      | Open Subtitles |       .دموعها تنهمر لاسخف الاشياء , محادثات , اي شي      | 
|      Bilirsin, onun, onun tatlı gözyaşları, boynuna sarılması, sıcak nefesi...      | Open Subtitles |       تعرفها دموعها المتلئلئة عناقها الترحيبي، نفسها الدافئ.      | 
|      gözyaşları tuz salgılıyor ve kumu dışarıda tutuyor.      | Open Subtitles |       دموعها تفرز ماده مثل الملح للحفاط على اعينها من الرمل      | 
|      Yani Jennifer'la tanıştığımızda, o gözyaşları Michael Elliot için değildi.      | Open Subtitles |       إذا عندما قابلنا جينفير دموعها هذة لم تكن من أجل مايكل أليوت      | 
|      Bir keresinde, bir kadın gözyaşları içinde kulağıma "teşekkür ederim" diye fısıldadı.      | Open Subtitles |       بأحد الأيام قامت امرأة بالهمس شكراً لك" لي من خلال دموعها"      | 
|      Anneleri seyretsin. Tek tek öldürün. Gözyaşlarını tutmayı başarırsa duracağınızı söyleyin.      | Open Subtitles |       أخبرْها أنك سَتَتوقّفُ إذا تستطيع أن توقف دموعها.      | 
|      Adalet, onun Gözyaşlarını ve acılarını hissettiğim zaman yerine gelmiş olacak.      | Open Subtitles |       عندما سيتحول إلي ألمها و دموعها آنذاك ستحقق العدالة      | 
|      Ama Gözyaşlarını göstermeden ağlamıştı.      | Open Subtitles |       قامت بذلك دون أن تُظهر دموعها      | 
|      Gözyaşlarını almak için gözlerini oyalım!      | Open Subtitles |       -قطّعوا أصابعها واحدًا تلو الآخر -اخنقوها -انتزعوا دموعها من مقلة عينيها      | 
|      Bir kadının gözyaşı dökmeye hakkı var ha?      | Open Subtitles |       المرأة لديها الحق في دموعها ، أليس كذلك؟      | 
|      Tabi bu aşk hikayeleri için beynini çok fazla kullanıyorsun. O orada gözyaşı döküyor, öbürü başka yerde ah çekiyor nedir bu aşk-meşk saçmalığı!      | Open Subtitles |       أنت بحاجة لوفرة من العقل من أجل قصص الحب هذه هي تجلس هنا غارقة في دموعها وهو جالس هناك ينتحب      | 
|      Zorla ağlamaya çalışıyor. Sahte gözyaşı bunları.      | Open Subtitles |       إنها ترغم دموعها على الخروج، أعني أنها تزورها.      | 
|      - Göz yaşlarını görmeliydin.      | Open Subtitles |       -كان عليك أنْ ترى دموعها      |