| Beden doğal olarak dürtülerini takip eder ki bence bu yüzden onları kontrol etmemiz bu kadar zordur. | Open Subtitles | , الجسد يتبع دوافعه طبيعياً و هذا ما أظنه جزء مما يجعل الأمر صعب علينا للتحكم بها |
| Rader uyum memuru olarak öldürme dürtülerini bastırabilmişti. | Open Subtitles | رادر كان قادراً على تهدئة دوافعه للقتل عن طريق كونه وكيلاً للأمتثال |
| Belki de hatalıydım belki niyeti iyiydi ama bu hiç korumacı gelmiyor işte, tamam mı? | Open Subtitles | ،حسنٌ، ربّما أنا مخطئ ،ربما كانت دوافعه عن حسن نيّة لكنّه لا يبدو أنّه مطمئنٌّ جدّا، اتفقنا؟ |
| Katilin sebepleri ne olursa olsun, mutlaka sizin hayatlarınızı incelememiz lazım. | Open Subtitles | مهما كانت دوافعه من الضروري النظر إلى كل جزء من حياتك |
| Ama belki de kendisinin sapık dürtüleri, seni anlamasını sağlar. | Open Subtitles | ولكن حينها بالطبع ربما دوافعه الغير طبيعيه ستجعله يشفق عليك |
| Uzaktan akraba olduğunu iddia eden bir yabancı geldiğinde sorgulama güdüsünün olması beklenir. | Open Subtitles | غريب يأتي مدعياً أنه قريب من بعيد الشك حول دوافعه أمر متوقع |
| Birkaç tane aday belirleyebilirsek gerekçelerini, usullerini ve durumu inceleyip ona göre hazırlanırız. | Open Subtitles | إذا رشّحت لنا أحدًا، فنعرف دوافعه وأساليبه وظروفه ونستعد على هذا الأساس. |
| Ben sadece motivasyonunu kaybetmiş, elinde silah olan bir aktörüm. | Open Subtitles | أنا مجرد ممثل بيده سلاح والذى فقد دوافعه |
| Belki şüpheli de dürtülerini bastırmak için devlet memuru ya da icracı gibi sorumluluk isteyen bir işe girmiştir. | Open Subtitles | ربما المشتبه به يسالم دوافعه من خلال العمل على وظيفة مع مسؤوليات صارمة مثل موظف حكومي أو منفذ تعليمات برمجية |
| Bence Açık Fikirler suçluluk hissini azalttı ve kadınların yoğun ilgisi de dürtülerini geçerli kıldı. | Open Subtitles | أعتقد أن الشعور بالذنب الذي يشعر به "تم تخفيفه من قراءته "تأملات عارية والنساء المهتمات به بشدة إنه يبرر دوافعه |
| Asla olmadım ve onun cani dürtülerini de taşımıyorum. | Open Subtitles | -لمْ أكن كذلك قط، ولا أشاركه دوافعه في القتل . |
| Evet onun niyeti kötüydü ancak yinede söyledikleri doğruydu. | Open Subtitles | كانت دوافعه بغيضة ولكنّه كان سليم المنطق |
| Asıl niyeti ne olursa olsun, J sokağına dair verdiği bilgi doğruysa Atlı'yı durdurmak için ihtiyacımız olan şey tam bu olabilir. | Open Subtitles | بغض النظر عن دوافعه اذا كانت المعلومة قدمها عن شارع ي صحيحة قد تكون بالضبط ما نحتاج اليه لوقف الفارس |
| Burkett'le görüşünce adamın niyeti hakkında bir dizi soru sormalısın. | Open Subtitles | مع (بوركيت) يجب أن تكون هناك تساؤولات حول دوافعه |
| Birbirimizi öldürmek için ikimizin de sebepleri var. | Open Subtitles | كلانا له دوافعه لقتل الآخر |
| Bay Edlund belli ki hastalıklı bir kişi fakat şu anda onun sebepleri ile ilgili bir yorumda bulunamam. | Open Subtitles | جليًا أن السيد (إدموند) شخص مضطرب لكن لا يمكنني التعليق على دوافعه حاليًا. |
| Bay Edlund belli ki hastalıklı bir kişi fakat şu anda onun sebepleri ile ilgili bir yorumda bulunamam. | Open Subtitles | جليًا أن السيد (إدموند) شخص مضطرب لكن لا يمكنني التعليق على دوافعه حاليًا. |
| Bu yüce ve asil dürtüleri alıp, kendi kirli uçlarına çekiyorlar! | Open Subtitles | إنهم يستغلون دوافعه النبيله لمصلحة أهدافهم الشريره |
| İkimizin de metodları var. İkimizin de dürtüleri var. | Open Subtitles | لكل منّا أسلوبه لكل منّا دوافعه |
| Uzaktan akraba olduğunu iddia eden bir yabancı geldiğinde sorgulama güdüsünün olması beklenir. | Open Subtitles | غريب يأتي مدعياً أنه قريب من بعيد الشك حول دوافعه أمر متوقع |
| Polis bu adamın gerçek kimliğini ve Amy Masterson'u öldürme ve Megan Rose'u kaçırma gerekçelerini öğrenmeye çalışıyor. | Open Subtitles | الشرطة تحاول إكتشاف هوية هذا الرجل... دوافعه لقتل أيمي ماسترسون... وإختطاف مايجن روز |
| Onun motivasyonunu bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | أريد أن اعرف دوافعه |