Umarım O tip bir kız olduğumu düşünmezsin. | Open Subtitles | آمل أن لا تظنّ أني من ذاك النوع من الفتيـات |
Sanırım ben O tip kızlardan değilim. | Open Subtitles | انا اعتقد بانني لست من ذاك النوع من الفتيات |
Sadece konuşacağız, değil mi bayım? Ben O tür biri değilim. | Open Subtitles | قل ما لديك الآن سيدي، لست من ذاك النوع من الرجال |
O tür bir kız olmadığınızdan eminim. | Open Subtitles | انا متأكد أنكِ لستِ من ذاك النوع من الفتيـات |
Mesela, önemli belgeler, günlüğüm, ve O tarz şeyler. | Open Subtitles | مثل الوثائق الهامة ومذكراتي , ذاك النوع من الأشياء |
- O tarz bir çocuk değildi. | Open Subtitles | إنه ليس من ذاك النوع من الأولاد |
Yani tüm o zenginlik ve güzelliğe rağmen, sanırım erkeklerin kolaylıkla sıkılacağı türden bir tip. | Open Subtitles | على الرغم من كونها غنية و جميلة أعتقد أنها ذاك النوع من النساء التي يسأم منها الرجال بسهولة |
Ben, başkasının diş fırçasını kullanan tiplerden biri değilim. | Open Subtitles | لست ذاك النوع من الأشخاص الذين يستخدمون أغراض الغير |
O tip bir kadın olmamı istiyorsun. | Open Subtitles | هل تأمل أن أكون ذاك النوع من النساء؟ |
O tip bir arkadaş. | Open Subtitles | اوه، ذاك النوع من الأصدقاء |
O tip bir adam mıyım ben sence? Evet. | Open Subtitles | -أتعتقدني ذاك النوع من البشر؟ |
- Benim başkalarının erkek arkadaşlarıyla yatan O tür kızlardan olduğumu düşünmene inanmıyorum. | Open Subtitles | -لا أكادُ أصدق أنّك ظننتُ أنّي ذاك النوع من الفتيات التي قد تُقيم علاقة مع رفيقُ شخصٍ آخر |
Ama O tür bir zamanımız yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد لدينا ذاك النوع من الوقت - اممم - |
Hayır, onlar O tür polislerden değillerdi. | Open Subtitles | لا, لم يكونوا من ذاك النوع من الشرطة |
Bu O tarz bir parti olacak öyle mi? | Open Subtitles | إنها ذاك النوع من الحفلات |
O tarz hipnoz değil Bay Reese. | Open Subtitles | ليس ذاك النوع من التنويم المغناطيسي يا سيّد (ريس). |
O tarz bir not değil. | Open Subtitles | لم تكن ذاك النوع من الرسائل |
Hani, seni bu trene kadar takip edecek türden? | Open Subtitles | ذاك النوع من الرجال الذي من الممكن أن يلحق بكِ على هذا القطار؟ |
Bazı insanların inandığı, bazı insanların da inanmadığı türden bir hikâye. | Open Subtitles | ذاك النوع من القصص التي يؤمن بها البعض ويستنكرها آخرون |
Ben, başkasının diş fırçasını kullanan tiplerden biri değilim. | Open Subtitles | لست ذاك النوع من الأشخاص الذين يستخدمون أغراض الغير |
Kötü yola girmek üzereydim, ama insanlara zarar veren eşkiya tiplerden değildim. | Open Subtitles | كُنْتُ أَسيرعلى طريق خاطئ لَكنِّي ما كُنْتُ ذاك النوع من المجرم الذي يؤذي الناسَ |