Umarım bu soruyu, yeni bir sağlık tercihi yapacağınız zaman hatırlarsınız. | TED | أتمنى أن تتذكر ذلك السؤال عندما تتخذ قراراً يخص رعايتك الصحية. |
bu soruyu 15 yaşımdayken cevaplamıştım. | TED | أجبت على ذلك السؤال عندما كنت في الخامسة عشرة. |
Fakat öğrencilerin üçte biri bu soruyu cevaplayamadı. | TED | ولكن ثلث الطلاب في الصفّ قبل الأخير في المدرسة الثانوية فشلوا في الإجابة عن ذلك السؤال. |
Bu soruya cevap vermek için bile yardım alması gerekti. | Open Subtitles | كان لا بد أن يستشير مساعده للجواب على ذلك السؤال |
Çünkü bu sorunun cevabı; kendi sesinizi ve özgürlüğünüzü bulduğunuz yerdir. | TED | لأن الإجابة على ذلك السؤال هو حيث سوف تجد صوتك وحريتك. |
Eh, 12 Aralık'ta, Quanta denilen bir şirket yapmayı kabul etti, ve onların gezegendeki tüm dizüstülerin üçte birini falan yaptıkları düşünülürse, Bu soru yok oldu. | TED | حسنًا، في الثاني عشر من ديسمبر، وافقت شركة تسمى كوانتا على بنائه، وحيث أنهم يصنعون الثلث من كافة الحواسيب المحمولة على الكوكب اليوم، اختفى ذلك السؤال. |
Yalnızca bir defa bu soruyu aldım. | TED | لقد سمِعت ذلك السؤال مرة واحدة فقط خلال عمَلي. |
Tabii ki bu sorunun cevabını içeren hiçbir sayfa bulamazsınız çünkü daha önce kimse sormadı bu soruyu. | TED | بالطبع، لا توجد صحفة على الإنترنت تحوي الإجابة على ذلك السؤال لأنه لم يسأل أي شخص ذلك السؤال من قبل. |
Şimdi, matematikçiler bu soruyu cevapladı. | TED | الآن إجاب علماء الرياضيات على ذلك السؤال. |
Ve bu soruyu cevaplayarak, bence oldukça güçlü bir şeyi uzaklaştırabiliriz. | TED | و عبر الإجابة على ذلك السؤال أعتقد بإمكاننا أخذ شيء قوي إلى أبعد حد. |
Tanık bu soruyu cevaplamak zorunda değil. | Open Subtitles | ليس على الشاهد أن يُجيب عن ذلك السؤال إنّـه ليس تحت المحاكمة |
- Çünkü cevabı bilmiyorsunuz. - bu soruyu kimse cevaplayamaz. | Open Subtitles | ــ لأنِك لا تعرفين الجواب ــ لا أحد يستطيع إجابة ذلك السؤال |
Bu soruya cevap verebilmek için, işim hakkında konuşmam gerekir. | Open Subtitles | للاجابة عن ذلك السؤال أحتاج الى التحدث عن عملي وأهميته |
Yardım etmeyi çok isterdim efendim ama Bu soruya cevap verme yetkim yok. | Open Subtitles | حقاً أريد مساعدتك ياسيدي لكن ليس لي الخيار في الإجابة على ذلك السؤال |
yazıldı. Bunun altında, insanların Bu soruya yanıtlarını yazabileceği defterler vardı. Bunun da altında, isterlerse üzerine basabilecekleri bir bayrak vardı. | TED | وتحتها كتب تسمح للناس بكتابة ردود على ذلك السؤال. وتحت ذلك علم يستطيع الناس الوقوف عليه. |
bu sorunun içindeki kilit nokta mutluluk bilimini anlamak. Çünkü bu sorunun anlattığı şey | TED | يتضمن ذلك السؤال على مفتاح فهم علم السعادة. لأن ما يفترضه ذلك السؤال |
Eldeki davada Bu soru tamamen onemsizdir ama evet yalnızdım. | Open Subtitles | ذلك السؤال لا أهمية له تماماً للقضية التي نحن نتناولها ولكن نعم , لقد كنت وحيدة |
Pardon, Bu soru bana mı, yoksa Selina'ya mıydı? | Open Subtitles | أَنا آسفُ، هل كَانَ ذلك السؤال لي أَو سيلينا؟ |
Biliyorum çünkü bana o soru gelmişti. | Open Subtitles | سأخبركم بالجواب لأني سؤلت ذلك السؤال |
O yüzden onun yerine o konu üzerine sınıfımızda konuşması için kâr amacı gütmeyen bir organizasyon temsilcisine ulaşmasını ve o soruyu ona sormasını teşvik ettim. | TED | فبدلًا من ذلك، شجعتُ ذلك الطالب طلب المساعدة وطرح ذلك السؤال على مندوب منظمة غير ربحية كان قد حضر للتحدث إلى طلاب فصلنا عن نفس الموضوع. |
Hayır, öyle yazmadım, Tanrım herkes bana bunu soruyor hiç kimse hakkında yazılmadı ve hiç kimse için yazılmadı. | Open Subtitles | لا, الجميع سألني ذلك السؤال. لم تكن ضد أو لأجل أي أحد. |
11. Bey: Kimim ben? En onemli soru bu degil mi? | TED | الرجل الحادي عشر: من أنا؟ أليس ذلك السؤال الأكبر؟ |