Tüm hayatı boyunca zihninde duyduğu O ses, Tanrı idi. | Open Subtitles | ذلك الصوت الذي سمعه طوال حياته، في عقله، كان الرب. |
İçinde hâlâ iyilik var. Bırak O ses seni oraya yönlendirsin. | Open Subtitles | لا يزال هناك خير داخلك، دع ذلك الصوت يقودك إليه |
Yani, kuşların camınızın dışında cıvıldaması normal gelebilir, belki de bu, bir tür olarak, milyonlarca yıldır her sabah Bu sesi duymaya alışkın olduğumuzdandır. | TED | إذًا، تغريد الطيور قرب نافذتك يُعتبر شيئًا عاديًّا، والسبب في ذلك أننا، اعتدنا على ذلك الصوت كل صباح ولملايين السنين. |
Bu sesi tanıyordum. Kimi kandırdığını sanıyordu o? | Open Subtitles | انا عرف ذلك الصوت من بحقّ الجحيم يعتقد بأنه كان يمازح؟ |
Her nasıl bir şeyse, Bu ses ya bir uyarı ya da yön gösteriyor. Fark etmez. | Open Subtitles | ذلك الصوت إما تحذير أو وسيلة لنجدهم أنا لاأعرف ما يكون |
Duyduğunuz Bu ses, doktorlarımın gösterdiği saygıdır. Güzel bir his. | Open Subtitles | ذلك الصوت الذي تسمعونه هو إحترام متدربوي |
Devasa hamamböceği saldırmadan önceki o sesi kim unutabilir ki? | Open Subtitles | من يستطيع أن ينسى ذلك الصوت قبل هجوم الصرصور العملاق |
Eğer O ses Düşenlerin İlki'ne aitse o kayıtla başa çıkmanın tek yolu var. | Open Subtitles | لو كان ذلك الصوت ملكاً للملاك الذي سقط أولاً، فهناك طريقة واحدة للتعامل مع ذلك التسجيل. |
O ses batıya doğru gitti ve Bermuda'da duyulabildi, ve sonra doğuya ilerledi, ve Monterey'de duyulabildi-- aynı ses. | TED | وقد انتقل ذلك الصوت نفسه الى الغرب وتم استماعه في برمودا وقد انتقل الى الشرق وتم سماعه في " مونيري " انه نفس الصوت |
'O ses, dünyadaki en güçlü ve yüksek ses. | Open Subtitles | ذلك الصوت هو أشجع وأعلى صوت على الأرض |
Evet, O ses göğüs uçlarımın elmasa dönüşme sesiydi. | Open Subtitles | أجل ذلك الصوت كان حلمتي تتبلور |
Bu sesi evimizde bir daha duyamayacağımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أني لن أسمع ذلك الصوت في منزلنـا مجددا أبدا |
Ve Bu sesi sadece kuru fasülye yedikten sonra çıkarır. | Open Subtitles | و لا يصدر ذلك الصوت إلّا بعدَ أن يتناول الفاصولياء المعلّبة |
Her gün aynı, saat gibi. Bu sesi biliyorum. | Open Subtitles | و هكذا كل يوم، إنها تعيش كالمنبه. أعرف ذلك الصوت. |
Bu ses... Klima falan mı damlatıyor? | Open Subtitles | , ذلك الصوت , تسريب المكيف أو شيئاً كهذا ؟ |
Doktor... Bu ses, asteroit mi konuşuyor? | Open Subtitles | دكتور، ذلك الصوت هل هو صوت الكويكب ؟ |
Peki Bu ses bir şeyler yapmanı da söylüyor mu? | Open Subtitles | هل يخبرك ذلك الصوت بالقيام بأمور ايضا؟ |
Onun gibi görünmediğini biliyorum, ama o sesi asla unutamam. | Open Subtitles | أعرف أنه لا يشبهه، لكن لن أنسى أبداً ذلك الصوت |
Ver o sesi bana Kızı ve erkeğini nara attır | Open Subtitles | امنحني ذلك الصوت الذي يجعل الفتيات وأحباءهن يصرخن |
o sesi asla unutmazsın. | Open Subtitles | لكن يجب أن أعبر حقل الألغام أولا لن تنسي ذلك الصوت أبداً |
Canımı sıkan yelkenler değil. Şu ses. | Open Subtitles | ليست الأشرعة ما يقلقني سيدي ، لكنني لم أحب ذلك الصوت |
Ama duyduğum sesi bu adamla ilişkilendiremiyordum. | Open Subtitles | ولكننى لم أستطع أن أربط ذلك الصوت بهذا الرجل |
Viski şişesinden bana ulaşan Şu sesi hatırlıyorum: | Open Subtitles | كل ما اذكره هو ذلك الصوت يسبح بإتجاهي عبر بحر من الويسكي : |
o sesin ve ışığın nerden geldiğini bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | أردت أن أعرف من أين ذلك الصوت والضوء أتيا |
Bütün görüntüyü taradığımda sürekli Bu sese rastlıyorum. | Open Subtitles | بعد مسح كل الفيلم، ذلك الصوت استمر بالتردد |
11 yaşındaki bir kız şöyle dursun kimse kendi sesini bozmadan birkaç dakikadan fazla böyle bir ses çıkaramaz fakat Joe saatlerce konuşabilir. | Open Subtitles | لا أحد يمكنه إصدار ذلك الصوت لدقائق دون أديّة صوته الطبيعي ناهيك عن أنها في 11 من عمرها الشبح يستمرّ في ذلك لساعات |