| öyle olduğunu söylersem babamın kalbi çok kırılır. | Open Subtitles | سيفطر قلبه إذا أخبرته بأن الأمر تم على ذلك النحو |
| Ama yine de sana öyle davranmamam gerekirdi. | Open Subtitles | لكن، ما كان ينبغي أن أتصرّف على ذلك النحو. |
| Onu incelemeden önce pilini çıkarmıştım ve öyle bırakmıştım. | Open Subtitles | فصلتُ البطارية قبل معالجته، وتركته على ذلك النحو. |
| Ve 29 Temmuz'da, bombalar Belgrad'a düşerken böyle kalması için son çabalar harcanıyordu. | Open Subtitles | في يوم 29 يوليو ، والقذائف تتساقط على بلغراد كانت هناك محاولة أخيرة ،لإبقاء الحرب على ذلك النحو |
| Öldürüldüğü halde hala böyle hissediyorum. | Open Subtitles | حتى الآن وقد تم قتله ما زلت أشعر على ذلك النحو |
| bu şekilde 17 yaşımdayken onları yapıştırmaya başladım. | TED | كان الامر على ذلك النحو , عندما اصبحت في سن السابعة عشر, بدأت ألصق تلك الصور. |
| Kimse ailemle öyle başa çikamamiştir. | Open Subtitles | لا أحد كان قادراً على التعامل مع عائلتي على ذلك النحو |
| Bu işler öyle olmuyor. | Open Subtitles | الأمور لا تسير ، على ذلك النحو |
| Evet öyle görünecek şekilde yapıyorlar. | Open Subtitles | نعم ، هم يصنعونها على ذلك النحو |
| öyle hissettiğin için çok üzgünüm. | Open Subtitles | متأسف أنك تشعرين على ذلك النحو |
| öyle olmasına gerek yok. | Open Subtitles | -لا بأس لا يجب أن تسير الأمور على ذلك النحو |
| Ayrıca ilk defa, öyle de davranıyor. | Open Subtitles | و لأول مرة انها تتصرف على ذلك النحو |
| öyle olsaydı güzel olurdu. | Open Subtitles | لكان الامر لطيفا لو كان على ذلك النحو |
| Pete amca öyle bir durumdan senden başka sıyrılanı görmemiş. | Open Subtitles | العم (بيت) قال بأنه لم يرى شيئاً مماثلاً أن يطلق أحداً النار على ذلك النحو |
| Pete amca öyle bir durumdan senden başka sıyrılanı görmemiş. | Open Subtitles | العم (بيت) قال بأنه لم يرى شيئاً مماثلاً أن يطلق أحداً النار على ذلك النحو |
| Bu işler öyle olmuyor. | Open Subtitles | لا تسيـر الأمور على ذلك النحو ، فقط (جونـا) الذي كنت سـابقـاً |
| Artık birbirimize daha çok ihtiyacımız olacağından... böyle açıklamalarda bulunacağın zaman içki içmeyi dene. | Open Subtitles | فكر في تناول شراب عندما تريد التحدث على ذلك النحو |
| Evet, ama umarım her zaman böyle olmaz. | Open Subtitles | نعم، حسناً، أتأمل أن لا يكون الأمر دائماً على ذلك النحو |
| - Yine de bazı insanlar böyle algılayabilir. - Babamın ne dediğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | لكن لا يزال بعض الناس يفهمون الأمر على ذلك النحو |
| Bizim ajanın olayı böyle göreceğinden şüpheliyim. | Open Subtitles | أنا لستُ متأكد اً أن البدلة سيراها على ذلك النحو |
| böyle olması gerekmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي أن تسير الأمور على ذلك النحو. |
| Ben her zaman, sizin burayı bu şekilde tasarladığınıza inanacağım, ya da inanmayı seçeceğim. | Open Subtitles | سأعتقد دائمآ, او سأختار الآعتقاد أنك خططتها لينتهى الآمر على ذلك النحو. |