| Tek bildiğim, O eve hırsızlık için girdim. | Open Subtitles | كل ما اعرفه، انني ذَهبتُ إلى ذلك البيتِ لسَرِقَته |
| Ve kızarmış biber yemek için Mc Ginty'nin yanındaki kafeye girdim. | Open Subtitles | لذا ذَهبتُ إلى هذه المقهى الصَغيرةِ قُرْب McGinty للحُصُول على بعض الفلفل الحارِ يَقلّي. |
| Sonra saat 8 gibi banyoya girdim. | Open Subtitles | ثمّ ذَهبتُ إلى الحمام في ثمانية. |
| O kızla beraber kozmetik okuluna gittim ve o berbattı. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى كلية التجميل مَع تلك الفتاة و كَانتْ فظيعةَ. |
| Kliniğe gittim ve donmuş sperm aldım. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى العيادةِ وإشترى بَعْض الحيمنِ المجمّدِ. |
| Vic Tanny'ye ilk gittiğimde özellikle tartıldım, ki bunu normalde yapıyorlar, ve 69 kilo geldim. | Open Subtitles | بشكل مُحدّد، اليوم ذَهبتُ إلى فيك تاني، تَقدّمتُ المِقياسَ، ك هم عادة يَعملونَ، لتَدقيقك في، |
| Vic Tanny'ye ilk gittiğimde özellikle tartıldım, ki bunu normalde yapıyorlar, ve 69 kilo geldim. | Open Subtitles | بشكل مُحدّد، اليوم ذَهبتُ إلى فيك تاني، تَقدّمتُ المِقياسَ، ك هم عادة يَعملونَ، لتَدقيقك في، |
| Nancy, dairene girdim. | Open Subtitles | نانسي، ذَهبتُ إلى شُقَّتِكَ. |
| Bu sabah kütüphaneye gittim ve bunu buldum.Bak. | Open Subtitles | زائد ذَهبتُ إلى المكتبةِ هذا الصباحِ وأنا وَجدتُ هذا. النظرة. |
| Minibara gittim ve o sırada kazara patlayıverdi. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى minibar، وذلك عندما إنفجرَ عرضياً. |
| "Bu sabah havaalanına gittim ve bir bilet aldım. | Open Subtitles | " هذا الصباحِ ذَهبتُ إلى المطارِ وإشتريت التذكرةَ " |
| Aynı senin ben savaşa gittiğimde Roger Silver'la çıktığın gibi. | Open Subtitles | مثلك تماماً عَمِلَ عندما ذَهبتُ إلى الحربِ وأنت أَرّختَ فضةَ روجر. |
| Aynı şekilde, garaja gittiğimde de aracında benzer vuruklara rastlamıştım. | Open Subtitles | لاحظتُ أيضاً كان هناك الكثير مِنْ أَقْرعُ على سيارتِه عندما ذَهبتُ إلى المرآبِ. |