| Ürün alamadığınızı biliyorum. Hasat fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | أعلم بأن محاصيلكم فشلت لقد رأيت صورة الحصاد |
| Şöyle ki... Gazetede takımın fotoğrafını gördüm, Ve biraz ilginçti. | Open Subtitles | رأيت صورة للفريق فى الجريدة وكانت نوعا ما شيقة |
| Bugün okul kütüphanesinde National Geographic'te bir kadının resmini gördüm. | Open Subtitles | اليوم في مكتبة المدرسة رأيت صورة في مجلة ناشيونال جيوغرافيك |
| Harper's Bazaar'da bir dağ barakasının resmini görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت صورة في بازار هاربر مارأيته هو , كوخ فوق الجبل كان رائعا |
| Bir resim görmüştüm, her yerde kemikler vardı. | Open Subtitles | رأيت صورة ذات مرة وكانت العظام في كل مكان |
| Ehliyetindeki fotoğrafı görsen, onu tanır mıydın? | Open Subtitles | هل من الممكن ان تتعرف عليه اذا رأيت صورة رقم لوحة السيارة |
| Ben yatak odasında bir adam bir resim gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لرجل في غرفة النوم |
| Birkaç yıl önceye ait resimlerini gördüm, tom. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لك تعود لعدة سنوات مضت يا توم |
| Bir dergide oradaki sahilin fotoğrafını görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت صورة شاطئ في مجلة ذات مرة |
| Kız arkadaşının tangalı bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لصديقتها وهي بثيابها الداخلية |
| Bu adamın bir kaç yıl öncesine ait bir güvenlik görüntüsü fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة من كاميرا مراقبة لهذا الرجل منذ بضعة أعوام |
| - Evindeyken kızının fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | عندما كنت في منزلها , لقد رأيت صورة لإبنتها |
| Los Angeles Times'ta resmin bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | رأيت صورة للوحة بــ"إل إيه تايمز"، حسناً؟ |
| Bankta adamın resmini gördüm. Taç giyip baş parmağını kaldırmış. | Open Subtitles | رأيت صورة وراء مقاعد البدلاء، ترتدي التاج والابهام إلى أعلى. |
| Çünkü demin resmini gördüm ve çok farklı görünüyordu. | Open Subtitles | لأنني رأيت صورة لها بالداخل وهي تبدو مختلفة الآن |
| Bende şu vampir kitaplarından var, ve ben onun bir resmini gördüm 1819 yıllarında bir kızla birlikte. | Open Subtitles | أنا لدي كتب مصاصي الدماء تلك و رأيت صورة له مع فتاة على مايبدو في عام 1819 |
| Hayır. Üstün başın çay üzümü içinde bir resmini görmüştüm. | Open Subtitles | لا، رأيت صورة لك وأنت مغطّاة بتوت العلّيق. |
| Bill Gates'in üç memeli bir resmini görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة ل"بيل جيتس" مع ثلاثة بنات على النت |
| resmini görmüştüm. Oradan tanıdım. | Open Subtitles | رأيت صورة لك لذلك تعرفت عليك |
| Bir resim görmüştüm, her yerde kemikler vardı. | Open Subtitles | رأيت صورة ذات مرة وكانت العظام في كل مكان |
| Tyra Banks'in bununla çekilmiş fotoğrafı var, sen ondan daha güzelsin. | Open Subtitles | رأيت صورة لـ"تايرا بانكس" ترتديه وانتِ أجمل منها |
| Bir keresinde bir resim gördüm. | Open Subtitles | رأيت صورة ذات مرة |
| Kadının resimlerini gördüm ve hiç seksi değildi. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لها لم تكن مثيرة |
| Uzun zaman önce bir fotoğrafını görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت صورة منذ زمن طويل |