| Hayır, hayır, sizin için harika bir hazırlık yaptık arkadaşlar. | Open Subtitles | كلاّ , كلاّ لدينا فريقٌ رائعٌ من أجلكم أيّها الرفاق |
| Ama sonra harika bir şey oldu: Alışveriş yapıyordum, her zamanki gibi, ve "gay ajandası"nın bir kopyasına denk geldim. | TED | ولكن حدث شيءٌ رائعٌ بعد ذلك ، كنتُ أتسوق ، كما تعودت لقد حصلتُ على نسخةٍ مهربةٍ من أجندات مثليي الجنس. |
| Bu harika. Bir dakika önce her şey çaresiz görünüyordu. | Open Subtitles | رائعٌ حقّاً، منذ دقيقة كلّ الحلول بدت ميؤوسةً منها |
| çok güzel değil mi, çok hoş? | TED | اليس هذا رائعاً .. رائعٌ جداً اليس كذلك |
| Jerry, onu gidip görmen lazım. O çok harika. | Open Subtitles | جيري يجب عليك ان تاتي لرؤيته انه رائعٌ جدا |
| Naomi'yle ilgilenmen harika bir şey. | Open Subtitles | أعتقد أنه رائعٌ منكِ أن تحاولي بأن تهتمي بنعومي ..ولكن |
| Bugün, hayat kurtarmak için harika bir gün millet. | Open Subtitles | إنّه صباحٌ رائعٌ لإنقاذ الأرواح، أيّها القوم |
| Ayrıca yatakta harika olduğunu da söylemiştin. | Open Subtitles | حسناً، أخبرتني أيضاً أنه رائعٌ في السرير |
| Genelde bu kadar heyecanlanmam ama bu pek çok yönden harika bir şey. | Open Subtitles | حسناً, انا عادتاً لا اتحمسُ كثيراً, ولكن هذا رائعٌ من نواحي عديده. |
| İşin harika tarafına gelirsek, ...sakladığım birkaç dolarım var. | Open Subtitles | إليك ما هو رائعٌ في الأمر. أنا مُحتفظة ببعض الأموال. |
| Gerçi senin için harika bir özür uydurabilirdim. | Open Subtitles | على الرغم أنني أستطيع كتابة عذر غياب رائعٌ لأجلكِ |
| Ve sağlıklı beslenmeyi seviyor. Bu da harika! O benim en iyi arkadaşım. | Open Subtitles | وتحبّ تناول الطعام الصحيّ، ولكم هذا رائعٌ إنّها صديقتي الصدوقة. |
| Dün gece yumurtaların başrolünde olduğu harika bir rüya gördüm. | Open Subtitles | راودني حلمٌ رائعٌ بالأمس حيث أدّى البيضُ مسرحيّةً كبيرة. |
| Bu yüzden, pistte geliştirildiği için pistte harika iş çıkarıyor. | Open Subtitles | إذاً طُورت على حلبة. وأداءها رائعٌ فوق الحلبة |
| Aslında erkek erkeğe kalınca oldukça hoş bir adam. | Open Subtitles | تعلمين ، أنا وحيد مع هذا الشاب انه زميل رائعٌ بحق |
| Ne kadar hoş ! Deniz, renkler ve sen. | Open Subtitles | كَمْ هو رائعٌ البحر الألوان وأنت |
| Bu muhteşem. Burada olduğuna çok sevindim. | Open Subtitles | هذا رائعٌ جداً، أنا مسرور جداً لأنكِ هنا. |
| Adam öyle havalı ki, her kız ona aşık olabilir. | Open Subtitles | ذلك الرجل رائعٌ جداً و أية فتاة ستقع في حبه |
| Çocuklar, burası gerçekten çok güzelmiş. | Open Subtitles | يا رفاق، هذا المكان رائعٌ جدّاً. |
| Bu çok heyecan verici bir andı, bunu mükemmel Afgan ekibimle geliştirmek. | TED | وكان هذا أمرٌ رائعٌ جداً في ذلك الوقت وقد طورنا فريق أفغاني رائع .. |
| çok güzel bir bahane ama tamamı bu değil sanırım. | Open Subtitles | هذا عذرٌ رائعٌ حقاً لكنها ليست القصه بكاملها، أليس كذلك؟ |
| Kimsenin beni rahatsız etmediği şahane ve sakin bir zaman. | Open Subtitles | وقتٌ رائعٌ حيث لَمْ يكن هنالكَ أحدٌ يزعجني هنا |
| Oldukça etkileyici. Bir yıl içinde çok şey olabilir. | Open Subtitles | حسنٌ, إن ذلك رائعٌ حقّاً, لكن مهلاً، الكثير مِن الأشياء يمكن أن تحدث خلال سنة. |
| Bu çok iyi. Yöreselliği çok severim. | Open Subtitles | هذا رائعٌ جداً أنا أؤيد المحلي جداً |