| Bu Rachel Carson'ın zamanında da doğruydu, şimdi de doğru. | TED | كان ذلك صحيحًا في زمن راشيل كارسون، وهذا صحيح اليوم. |
| Senden tek istediğim, lütfen Rachel Banks konusunda bana güven. | Open Subtitles | أنا أطلب منك أن تثقى بى فى موضوع راشيل بانكس |
| Phoebe benimkinde olsa, Rachel Phoebe'ninkinde ben de Rachel'ınkinde olurum. | Open Subtitles | إذا كانت فيبي منجم، راشيل سيكون في فيبي، وسأكون راحيل. |
| Selam ben Rachel Adams. İnsan kaynaklarında yeni işe başladım. | Open Subtitles | مرحبا, راشيل آدمز, هذا أول يوم لي في الموارد البشرية |
| Rachael'e gitmesini söylemenin senin için ne kadar zor olduğunu anladığımı bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف، أنا أفهم كم كان الأمر صعبا لنقول راشيل لمغادرة البلاد. |
| Columbia Üniversitesi Uygulamalı Matematik bölümünde Rachel P. Hanson Profesörüdür. | Open Subtitles | وهو راشيل بي هانسون الأستاذ للرياضيات التطبيقية في جامعة كولومبيا |
| Rachel'ı annesi, sana ve ailesine karşı bir tehdit olarak görmüş olabilir. | Open Subtitles | قالت إنها يمكن أن قمت ينظر راشيل كتهديد إلى والدتها والتي وعائلتها. |
| 2958'de Rachel Carson ötücü kuşların ağaç dallarından bir anda düştüğünü anlatan bir mektup aldı. | TED | في عام 1958، تَلقَّت راشيل كارسون رسالة تصف الطيور المُغرّدة وهي تلقى حتفها وتتهاوى من على أغصان الأشجار. |
| Ölümünden çok sonra Rachel Carson, yazısının kalıcı etkisi ile doğayı savunmaya devam etti. | TED | حتى بعد زمن طويل من وفاتها، ما زالت راشيل كارسون تناصر الطبيعة عبر كتاباتها العالقة في الأذهان. |
| Hatta ıslak dana gözleriyle açlık çeken Rachel'i bile. | Open Subtitles | حتى المسكينة, راشيل المتعطشة مع عيناها العجلية الرطبة |
| Dolaşırken Rachel'ı gördüm. Ve ona yaklaşmaya cesaret edemedim. | Open Subtitles | رأيت راشيل واقفة هناك أعتقد أنني خجول جدا أن أتي إلى الأمام |
| Babama gelip oğluna karşılık, Rachel'ı vermek istediğini söyledi. | Open Subtitles | انه جاء الى ابي وقال ويل زاكاري، بادلها بادل راشيل |
| Bu arada Rachel de gitti. Götürmüşler, Yahudi olduğunu söylemişler. | Open Subtitles | و راشيل أيضاً ، لقد أخذوها يقولون أنها يهودية |
| Rachel da katıldı. Biliyorsun, çok iyi bir şarkıcıdır. | Open Subtitles | ثم انضمت راشيل للجماعة ويمكنك أن تتخيل كم كانت مغنية جيدة. |
| Rachel bu akşam sahneye çıkamayacak. | Open Subtitles | أخشى أن راشيل لن تتمكن من الظهور الليلة. |
| Bilinmeyen biri tarafından vurulan Nicki, Rachel Marron'un ablasıydı. | Open Subtitles | والتي أطلق عليها النار في مكان ناءٍ بجوار البحيرة على يد متسلل مجهول. إن نيكي هي الأخت الصغيرة للمغنية راشيل مارون. |
| Karşınızda Clive Healy ve Rachel Marron. | Open Subtitles | أرجوكم، رحبوا بـ كليف هيلي و راشيل مارون. |
| Merhaba, ben Rachel. Lütfen sinyalden sonra mesaj bırakın. | Open Subtitles | مرحباً هذة راشيل أترك رسالة بعد الصفارة. |
| Rachel, görmüyor musun bütün bu olanların anahtarı sanki onda. | Open Subtitles | راشيل,ألا ترى أنه المفتاح لكل تلك الفوضى؟ |
| Saat 3 e ayarladım, Rachael Newman. | Open Subtitles | لقد حددت له الساعه الثالثه بدلا من راشيل نيومان |
| Bir öğrenci, Rachael Newman, kaybolmuş. | Open Subtitles | نعم منذ سبع شهور طالبه تدعى راشيل نيومان اختفت |
| Üzgünüm, Rach, onu da bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا آسف يا راشيل لا أعرف تلك الأغنية أيضاً |
| Raychelle Banton, 20 yaşında. | Open Subtitles | راشيل بانتون) ,عمرها عشرين عاماً) " طالبة في جامعة " شيكاغو |
| Tanrım, Rache. Hayır, yapma şunu. | Open Subtitles | يا الله , راشيل لا، لا تفعل ذلك |