Bilinmez bir acı ile koşarak dükkana fırladı. | Open Subtitles | في ألمٍ غير معروف تذهب راكضة إلى المتجر. |
Bu bebek yüzlü herif de çadıra doğru koşarak geldi. | Open Subtitles | تلك الفتاة الصغيرة المدللة ذات الوجه الطفولي جاءت راكضة الى المخيم |
Annesi ne zaman kendini içkiye verse incecik kısa bacaklarıyla koşarak bize gelirdi. | Open Subtitles | كانت تأتي راكضة بساقيها الصغيرة النحلية متى ما سكَرت أمها |
Sonra bana doğru elinde pastayla koşup onu ayaklarıma atarken ona nasıl yeterince ilgi göstermediğimle ilgili bağırıyordu. | Open Subtitles | حسناً, ثم تأتي راكضة نحوي, كـ, حاملة كعكة عملاقة ثم ترميها على قدمي فحسب, صارخة بكيف أني لا أعيرها إهتمام كافي. |
Sizi görmeye koşup gelmiyor nedense, değil mi? | Open Subtitles | لا أراها تخرج راكضة لتراك، أليس كذلك؟ |
İki ay sonra, koşarak eve döndüm. | Open Subtitles | بعد شهرين عدت راكضة الى المنزل |
Her gün otoparkta oturuyordum ve sen bir anda koşarak çıktın. | Open Subtitles | جلست في موقف السيارات كل يوم و... رأيتك تخرجين راكضة. |
Yani bu bizim hatamız, Allahla ilgili konuşabilecek bulduğu ilk insana koşarak gitmesi? | Open Subtitles | أعني, هل هو خطأنا أن (ماريانا) ذهبت راكضة نحو أول شخص يحدثها عن وجود إله؟ |
İçeri koşup "Çok çılgınım ben! Büfe nerede ya? | Open Subtitles | أنطلق راكضة وأقول: "أنا سيدة مجنونة "أين مكان المقصف؟ |