| Çünkü insanların her şeye nasıl tepki verdiklerini bilmem gerekli. | TED | لانني لدي فضول لكي أعرف ردات فعل الاشخاص للأمور |
| Örneğin Amerika kıtasında bir işin iflasının ardından yapılan en yaygın tepki okula geri dönmek. | TED | على سبيل المثال، ردات الفعل الأكثر شيوعًا بعد فشل عمل تجاري في القارة الأمريكية هي العودة الى الدراسة. |
| Ama bir kadın olarak, kadınların bu gibi şeylere nasıl tepki verdiklerini iyi biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأن ردات فعلنا.. تكون نحو الأشياء التي لا معنى لها |
| Bu konuda teklif edilen değişiklikler çok tepki çekti. | Open Subtitles | الإصلاح المقترح حديثاً أثار ردات فعل كبيرة |
| Bunun üzerine puff-o-mat ve otomatik izleme yazılımımızı kullanarak yüzlerce tür mutant meyve sineğini izleyerek bunların arasından hava akımlarına anormal tepki gösteren türlerin olup olmadığını test ettik. | TED | لذا قررنا استخدام آلة النفخ وبرنامج تتبع الحركة المتخصص لتصوير مئات من ذباب الفاكهة المعدل وراثيا ونرى ماإذا كان أي منها سيظهر ردات فعل مختلفة عن الغالبية |
| En az beş miyotonik tepki kaydettim. | Open Subtitles | لقد دونت على الاقل خمسة ردات فعل |
| (Gülüşmeler) Ama böyle bir tepki alabilmek için bizim gazetemizin büyük ölçüde inandırıcı olması gerekiyordu. | TED | (ضحك) لكن حتى نحصل على ردات الفعل هذه، لا بد وأنهم صدقوا صحيفتنا بشكل قطعي. |
| Her hasta farklı şekilde tepki gösterir. | Open Subtitles | مريض لكل الفعل ردات تختلف إذ |
| Pekala, evet, birkaç kişi tepki vermiş. | Open Subtitles | حسناً نعم هناك بعض ردات الفعل |