| Ve şöyle söyledim" Danillo, belki hatırlamazsın ama sen bir bebekken, seni dağlarda aşağı ve yukarı sırtımda taşıdım. | TED | قلت له، ألا تذكر ذلك.؟ لكنك عندما كنت رضيعاً حملتك على ظهري صعوداً ونزولاً على الجبال |
| Bayan, benim sözde tanıdığım tek anne daha ben bebekken babamla beni terk etti. | Open Subtitles | سيّدتي، أمي الوحيدة التي عرفتها هجرتني أنا وأبي حين كنت رضيعاً |
| bebekken ona sardıkları battaniye bu. | Open Subtitles | هل هذه البطانية الذي كان ملفوفاً بها عندما كان رضيعاً. |
| Seni bebekliğinden beri görmedim. | Open Subtitles | حقاً لم أرك منذ كنت رضيعاً يا هاري، لكن... |
| Bu adam seninle oynuyor. Önce bir çocuğu, şimdi de bir bebeği sağ bıraktı. | Open Subtitles | هذا الرجل يستهزأ بك ترك طفلاً صغيراً حياً ثم رضيعاً |
| Madem bunu biliyorsunuz, o zaman Louis'i daha bebekken evlatlık vermeye çalıştığını da söylemiştir size. | Open Subtitles | اذا قالت لك ذلك من المحتمل انها قالت لك انها عرضت لوي للتبني عندما كان رضيعاً |
| bebekken bile çok tatlıymış! | Open Subtitles | لطيف جداً عندما كان رضيعاً ، ايضاً |
| Baban sen daha bebekken bizi kapının önüne koydu. | Open Subtitles | طردنا والدكَ عندما كنتَ رضيعاً |
| bebekken kollarımda taşıdığım çocuk birinin hayatını kurtarmıştı. | Open Subtitles | هكذا كان الشخص الذي طوقته ... بين ذراعيّ عندما كان رضيعاً الذي أنقذ للتو حياة امرءٍ |
| Annen sen daha bebekken vefat etmiş. | Open Subtitles | والدتكَ قد توفت عندما كنتَ رضيعاً. |
| Bunu oğlum bebekken onun için yapmıştım. | Open Subtitles | فعلت هذا بابني عندما كان رضيعاً |
| Sen bebekken. | Open Subtitles | عندما كنت طفلاً رضيعاً |
| Jacob bebekken ölmüş. | Open Subtitles | ماتت حينما كان طفلاً رضيعاً |
| Linus bebekken onu seferberler eve dönerken duvarların yanına götürürdüm. | Open Subtitles | عندما كان (لاينس) رضيعاً إعتدت على أن آخذه إلى السياج حينما يعود المستكشفين إلى بيوتهم, |
| Danny de bebekken Nolan'a söylerdi. | Open Subtitles | و(داني) كان يغنيها لـ(نولان) عندما كان رضيعاً |
| Sana bebekliğinden beri baktım Arthur. | Open Subtitles | كنتُ اهتمُ بكَ منذ ان كنتَ "رضيعاً "ارثر |
| - Hayır, biliyorum çünkü onu bebekliğinden beri tanıyorum. | Open Subtitles | لأني أعرف ذلك الفتى مذ كان رضيعاً |
| Telgraf Willi'mden. Onu bebekliğinden beri görmedim. | Open Subtitles | (أنه من ولدى (ويلى " " لم أره منذ كان رضيعاً |
| O yüzden hastalarımın çoğu bir bebeği incitmeyecek bir mikroptan dolayı geliyorlar. | Open Subtitles | لذا فإن أمراض أغلب المرضى الذين يراجعون تسببها جراثيم ضعيفة لا تؤذي طفلاً رضيعاً. |
| Ted ile Tami Lynn, bir kez daha evlendiler ve kısa süre sonra da, sevimli bir erkek bebek evlat edindiler. | Open Subtitles | (تيد) و(تامي لين) تزوجا مرة أخرى) وبعد ذلكَ بوقتٍ قصير تبنيا طفلاً رضيعاً |