| Hayır, dönene kadar Sessiz kal. Ciddi söylüyorum. | Open Subtitles | ــ لا، إبق ساكناً حتى أعود، أنا أعني ذلك |
| Ben sade bir Sessiz alayım. | Open Subtitles | سأختار حرفاً ساكناً بسيطاً و غير متكلف شكراً لكِ |
| Sabit dur. Kımıldama! | Open Subtitles | ابق ساكناً ، ابق ساكناً لا تتحرك |
| Aslına bakarsanız, doğru bir duruşla uzun süre hareketsiz kalmak; kötü duruşla düzenli hareket etmeye kıyasla daha kötü olabilir. | TED | في الحقيقة، أن تبقى ساكناً بدون حركة مع تموضع جيد للجسم يمكن أن يكون أسوأ من الحركة مع تموضع خاطئ للجسم. |
| Hayır, anlamıyor musunuz... merak edip parmağını bile kıpırdatmayacaktır, sizi aramamın nedeni bu. | Open Subtitles | كلا، انتظري لن يحرك ساكناً لهذا اتصلت بك |
| - Özür dilerim. Babam beni attığında kılını kapırdatmayan kimdi? | Open Subtitles | عندما نفاني أبي ، من وقف ولم يُحرك ساكناً ؟ |
| Burada oturup, gün boyu buna pişman olmaktansa... tersini yapacağım, ve bir şeyler yapacağım. | Open Subtitles | إعتدت على الجلوس هنا ساكناً ونادماً طوال اليوم. والآن سأفعل النقيض وسأفعل شيئاً. |
| Kıpırdamadan durur musunuz, lütfen? | Open Subtitles | أيمكنكَ البقاء ساكناً ، من فضلك؟ فنحن على وشك أن البدء |
| Sessiz kalırsan, partnerim kafanı oyar. | Open Subtitles | ستظل ساكناً شريكى سيطعن جمجمتك |
| Sessiz ol! Sessiz ol! | Open Subtitles | ابق ساكناً، ابق ساكناً، ابق ساكناً |
| Seni hiç bu kadar Sessiz otururken görmedim. | Open Subtitles | لم أرك تجلس ساكناً هكذا أبداً |
| Duyacaklar! Ses çıkarma. Sessiz ol! | Open Subtitles | سيسمعونك، اصمت، ابق ساكناً |
| Sabit durabilir misin, gerizekalı? | Open Subtitles | أيمكنك أن تبقى ساكناً أيها الغبي. |
| Benim için Sabit durmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تظلُ ساكناً |
| Sabit dur. | Open Subtitles | يجب أن تظلُ ساكناً |
| Sayın Başkan, şimdi hareketsiz durmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | سيّدي الرئيس، سنحتاج منك ألا تحرّك ساكناً الآن. |
| Ve çoğu insanda hareketsiz olan belli bir kısmı harekete geçirmiş. | Open Subtitles | أيقظ هذا الأمر جزءاً من عقلها، والذي يقبع ساكناً عند معظم الناس |
| - Beyefendi! - Bu hayvanlara karşı kötü muamele sabıkanız var. Bugüne kadar kimse parmağını oynatmadı. | Open Subtitles | لكم ماضٍ في إساءة معاملة هذه المخلوقات الجبّارة، وحتّى الساعة لم يحرّك أحد ساكناً |
| Herkes böyle adamların hak ettiklerini almalarını istiyor ama kimse parmağını kımıldatmıyor. | Open Subtitles | الجميعُ يودُ أن يعطي بعض الناس مايستحقون لكنهم لايحركون ساكناً |
| Seninle bir anlaşma yapalım, eğer kılını kıpırdatmazsan ben de senin beynini uçurmam. | Open Subtitles | سأعقد معك صفقة: إذاً لم تحرّك ساكناً.. لن أفجّر رأسك |
| Ne yani, orada oturup izledin mi sadece? | Open Subtitles | هل إنّك جلست هُناك و شاهدت الأمر دون تحرك ساكناً أم ماذا؟ |
| Bitmek üzere. Kıpırdamadan durmaya çalış. | Open Subtitles | لقد قاربنا على الإنتهاء, فقط حاول أن تبقى ساكناً. |
| Ama sen bunu önleyebilirdin, yine de hiçbir şey yapmadın. | Open Subtitles | ولكن كان بإمكانك منع ذلك ولم تحركي ساكناً. |
| Yanımda durdun sessizce. Burası sondu. | Open Subtitles | وقفتَ بجانبى ساكناً وكانت هذه هى النهاية. |
| Boru sesini duyunca yerinde duramaz." | Open Subtitles | وَلاَ يَبقَى ساكناً عندَما يُنفَخُ الْبُوق |
| Dünyadaki enerji, büyüme ve dönüşümün temsilcisi olan Parvati olmadan Shiva bağımsız bir gözlemci olurdu ve dünya durağan kalırdı. | TED | فمن دون بارفاتي والتي هي مصدر الطاقة والنمو والتحول على الأرض، لأصبح شيفا منعزلاً، وبقي العالم ساكناً. |