| Tıpkı o zamanlar Sam Hose'un adının gazeteleri doldurduğu gibi günümüz medyası da şu isimleri taşıyor: JMR: Oscar Grant. | TED | فكما أن اسم سام هوس شغل الصحف في ذلك الوقت، فوسائل الإعلام اليوم تتحدث عن: ج م ر: اوسكار غرانت. | 
| Onu önce sen görmüş olabilirsin Sam, ama ilk ben konuştum. | Open Subtitles | ربما يكون انت رأيتها اولا يا سام, ولكنى من تكلم اولا | 
| Sam, Tüm bunlar Jenny için ve onu buraya getirmek için. | Open Subtitles | سام كل ما يعنيه هذا لى هو جينى والمجىء الى هنا | 
| Uh, sanırım dostumuz Sam Loomis Marion'ın burada olduğundan haberi yok. | Open Subtitles | اعتقد ان صديقنا سام لوميز.لم يعرف حقا ان ماريون كانت هنا | 
| Sen mi? Haksızlık ediyorsun, Sam. Grafton her hareketimi izliyor. | Open Subtitles | هذا ليس إنصافاً يا سام جرافتون يراقب كل خطوة أخطوها | 
| Sam, saat 03:00'de bulmuş. Doktorun söylediğine göre bulunduğunda, öleli 1 saat oluyormuş. | Open Subtitles | وجده سام عند الساعة 3 صباحا والطبيب يقول انه ربما مات قبلها بساعة | 
| Bir dakika düşünsene! Dün gece Sam'in yalanını yakalamadın mı? | Open Subtitles | هلا فكرت قليلا بالأمر الم تكشف كذبة سام بالأمس ؟ | 
| Sam'in bu kadar uzun süre nereye kaybolduğunu merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعلمون ؟ أنا أتسائل مالذي أخر سام طوال هذا الوقت. | 
| Sonra onlara git, ve de ki Sam Boga bir hata yapmış. | Open Subtitles | ثم تذهب إلى أسفل لهم، و نقول لهم جعلت سام بوغا خطأ. | 
| Sam, şununla oyalanmayı hemen bırak ve gel yemeğini ye. | Open Subtitles | سام, كف عن العبث بذلك الشىء و تعالى لتتناول طعامك. | 
| Takımda Sam Metcalf'i bir örümceğin öldürmüş olabileceğiyle ilgili söylentiler var. | Open Subtitles | هناك إشاعة تَنتشرُ تلك ان نوع من عنكبوت قَتلَ سام ميتكالف. | 
| Rica ederim, Sam. Bir şeye ihtiyacınız olursa haberim olsun, tamam mı? | Open Subtitles | على الرحب والسعة يا سام أعلميني اذا احتجتم لأي شيء حسناً ؟ | 
| Kusura bakma Sam, meşgul olduğunu biliyorum... ama öğle olmak üzere. | Open Subtitles | لو سمحت سام انا اعرف انك مشغول انها تقريبا وقت الظهر | 
| Sam Baily affedilme isteğinde ısrarlı ama yasa "hayır" diyor. | Open Subtitles | سام بيلي ثابت في طلب الرأفة لكن القانون يقول لا | 
| O adamı Sam'den uzak durması için uyardığında, gözlerinde korku gördüm,... ..saygı değil. | Open Subtitles | عندما حذرت الرجل ليبقي بعيدا عن سام, رايت الخوف في عينه.. ليس احترام | 
| Sam, senin bir tarafın var. Onları benim gibi görmüyorsun. | Open Subtitles | سام ، أنت بالداخل و لا يمكنك رؤيتهم كما أراهم | 
| - New York'ta yarışacaklar. - Sam takıma mı katıldı? | Open Subtitles | و سوف يتنافسون فى نيو يورك هل ألتحق سام بفريق؟ | 
| Sam baban bu dünyayı sen mutsuz ol diye terketmedi. | Open Subtitles | حسناً آسف سام والدك لم يمت ويتركك هنا لتكوني تعيسة | 
| Sam amcanın bu işi yarın çözmüş olacağına eminim Birleşik devletlere hoşgeldiniz. | Open Subtitles | العمّ سام سيقوم بإنهاء هذا الأمر غدآ ومرحباً إلى الولايات المتّحدة تقريباً | 
| Sam amcanın bu işi yarın çözmüş olacağına eminim Birleşik devletlere hoşgeldiniz. | Open Subtitles | العمّ سام سيقوم بإنهاء هذا الأمر غدآ ومرحباً إلى الولايات المتّحدة تقريباً | 
| Son bir kez benimle beraber ıslanmayı ister misin, Sammy? | Open Subtitles | هل تريد أن تتبلل معي للمرة الأخيرة ، سام ؟ | 
| toksik mega kolonunda bir delik var. Babanı odadan çıkarır mısın, lütfen? | Open Subtitles | تضخم سام للقولون مع وجود ثقب هل يمكنكِ إخراج والدكِ من الغرفة؟ | 
| Kene damardan verilen zehir gibi. Çıkarırsak kız iyileşir. | Open Subtitles | القرادة تعمل كسائل ضموريدي سام إن نزعناها تكن بخير | 
| Hastanın kanı yüksek oranda zehirli. Herhangi bir temas çok tehlikeli olur. | Open Subtitles | من الواضح أن دم المريضة سام بدرجة عالية أيّ اتصال بها خطير | 
| Bu mağaranın adı Lechuguilla'ydı ve bu mağara insanlar için son derece zehirliydi. | TED | وهذا الكهف تحديدا كان ليتشوجويلا، وهذا الكهف سام جدًا جدًا للبشر. |