| Bizim düşüncelerimizin akışını ve hislerimizi net, objektif ve karşıdan gözlemlemimize olanak sağlıyor. | TED | هذا يعنى أن نكون قادرين على مراقبة سريان أفكارنا و العملية العاطفية بوضوح كبير، بموضوعية ومن منظور شخص ثالث. |
| Bakın, kafasını salladı. İletişimin akışını anladığına dair bana bir belirti gösterdi. | TED | لاحظوا الآن، لقد أومىء برأسه، إنه يتجاوب معي لقد فهم سريان المعلومات التي أوصلها له. |
| Bir elektronun akışını çizgileriyle görüyor ve duyuyorsunuz aslında. | TED | في الواقع أنكم تسمعون وتشاهدون سريان الإلكترون مع الخطوط. |
| Beynine giden kan akışını kestim. Eğer konuşmazsan otuz saniye içinde ölmüş olacaksın. | Open Subtitles | لقد قمتُ بإيقاف سريان الدم إلى مخك ستموت في خلال ثلاثين ثانية لو لم تتكلم |
| Bu bacaktaki kan akışını kesmeliyiz. | Open Subtitles | واو,نعم,حسنا,يجب ان نوقف سريان الدم الى قدمه |
| Bu da gaz akışını tekrar başlatmadan güvenlik protokolünüzü değerlendirin demek. | Open Subtitles | بمعنى إنى سَأُقيّم بروتوكولات الأمن لديكم قبل أن تُعيد تشغيل سريان الغاز |
| Tümör kalbine giden kan akışını engelliyor. | Open Subtitles | الورم يؤثر على سريان الدم العائد إلى قلبك |
| Bundan sonuç alamadığında el ve ayaklardaki kan akışını azaltır. | Open Subtitles | "وعندما يفشل هذا ستبطئ عملية سريان الدم بالأطراف" |
| Gaz akışını yeniden başlatmalarına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لن نجعلم يعيدوا سريان الغاز |
| - Kan akışını engelliyor. | Open Subtitles | -إنّه يوقف سريان الدم |