| Dinle, Zack, bu adam hareket ederse, sakinleştirici ok ya da onun gibi işi ile ateş et. | Open Subtitles | اسمع يا زاك, إن تحرك هذا الرجل أطلق عليه سهماً مهدئاً للأعصاب أو شيء ما |
| Bu bir yay, ve bir ok ile birlikte çok yaralayıcı olacağına eminim. | Open Subtitles | إنه قوس مركب وأنا متأكدة أنه يتطلب سهماً ليكون مؤذياً |
| Bir zamanlar beni onu öldürmekten alıkoymuştun. Onu kurtarmak için ok yemiştin hatta. | Open Subtitles | منعْتَني عن قتلها مرّة و تلقّيتَ سهماً لإنقاذها |
| - Evet öyle ama birkaç gün önce gardiyandan dart oku çaldım. | Open Subtitles | أجل، أنا أكذب ولكنني لم أسرق سهماً من الحراس منذ بضعة أيام |
| Yani esasen en büyük hissedar olmanın 2000 hisse kadar uzağındasın. | Open Subtitles | لذا جوهرياً, لديكم نقص 2000 سهماً من أصحاب غالبية الأسهم |
| - Oraya vardığı zaman, onu sakinleştirici okla vurdun, sonra üstünde etle birlikte ağaca bağladın, böylece bir ayı onu hırpalamaya geldi. | Open Subtitles | وعندما وصل، أطلقت عليه سهماً مليئاً بمهدئ الأعصاب وثمّ ربطته على شجرة، وعليه لحم لكي يأتي الدب ويأكل منه |
| Kalbinden ne geçiyormuş gayet güzel göreceğiz. Kalbinin ortasından bir ok geçirdikten sonra. | Open Subtitles | سنرى ما في قلبه إذاً عندما أطلق سهماً عليه |
| Şeytani Kraliçe! Yaklaşın ve kalbine bir ok saplayın! | Open Subtitles | الملكة الشرّيرة، تقدّموا و اغرزوا سهماً في قلبها |
| Benden başka öldürmeye çalışan olursa ona da ok saplarım. | Open Subtitles | وأي شخص آخر يحاول قتله سأضع سهماً في صدره |
| Dört kış önce, Kuzey Orda'da savaşırken sırtımdan ok yedim. | Open Subtitles | قبل أربعة فصول شتاء، تلقيت سهماً في الظهر، أثناء محاربة جحافل الشمالية |
| - Köyümü yaktılar. Gözümün önünde babamın başına ok sapladılar. | Open Subtitles | لقد حرقوا قريتي وقذفوا سهماً في رأس والدي أمامي |
| Şimdi gidip Belle'i bul ve kalbine bir ok sapla. | Open Subtitles | والآن اذهبي واعثري عليها واغرسي سهماً في قلبها |
| Ölüm nedeni göğsüne aldığı tek bir karbon ok darbesi. | Open Subtitles | كان سبب الوفاة سهماً كربونياً واحداً اتجاه الصدر |
| ok almak için elmas kullanan birinin aynayı para için satacağını sanmam. | Open Subtitles | إذا كان العدو يستخدم سهماً مصنوع من الماس، فأشك أنه سيبيع المرآة من أجل المال. |
| Yolundayken, Libya'nın sıcak çölünden rahatsız olan Herkül güneşe bir ok attı. | TED | وفي طريقه، انزعج "هرقل" من الحرارة العالية في صحراء ليبيا، لذا فأطلق سهماً نحو الشمس. |
| Şu keşişin başında bir ok varmıydı ? | Open Subtitles | هذا الناسك , أكان لديه سهماً على رأسه؟ |
| Kendini görebiliyorsun ama sadece tek bir ok var. | Open Subtitles | أنك ترى نفسك لكن هناك سهماً واحداً فقط |
| Oradan bakınca, burnum karının terli bacaklarını gösteren lanet bir ok gibi mi görünüyor? | Open Subtitles | ..هل أبدو لك سهماً لعيناً أنا أنظر دائما لأمام زوجتك تنزف من فخذيها ! ؟ |
| Eğer bunu yaparsam, White Eyes... ..başına bir yığın bela alacaksın... ..çünkü senin peşine düşüp... ..gördüğüm yerde oku kıçına saplayacağım! | Open Subtitles | لو أفعل فستقعون في كومه إضطراب كبيره لأنني سأتعقبك وأسدد سهماً مباشرة إلى مؤخرتك |
| 24 milyon yeni hisse çıkartmışsın. | Open Subtitles | أصدرت أكثر من 24 مليون سهماً جديداً من المشروع |
| Rüzgar eserken, yağmur yağarken ya da biri seni okla vurmaya çalışırken de öyle. | Open Subtitles | أو عندما تهبّ الرياح أو عندما تمطر أو عندما يرمي أحدهم سهماً عليكِ |