| Aslında ortağının aşığım olması biraz kolaylaştırdı. | Open Subtitles | اتخاذ صديقه كعشيقٍ لي قد سهّل الأمر عليّ .. |
| Romalıların betonu keşfetmesi inşa etmeyi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | اختراع الرّومان للخرسانة سهّل البناء. |
| Onu gözlememi kolaylaştırmıştı. Şimdi de onu öldürmemi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | "سهّل عليّ التحقّق من أمره والآن يسهّل عليّ قتله" |
| Bu da işimizi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | وهذا سهّل الأمور كثيراً |
| Evet, Ba'al yerini bulmamızı kolaylaştırdı. | Open Subtitles | نعم، سهّل (بعل) علينا تحديد موقعه |