| İsveçli bir matematikçi, von Koch, çizgileri çıkarmak yerine çizgileri eklemeye karar verdi. | TED | عالم رياضيات سويدي, فان كوخ, قرر أنه عوضا عن محو الخطوط, فانه سيجمعها. |
| Brain Jr'ı karınıza yalan söylemesi için ve ailesi araba kazasında ölmüş İsveçli bir çocuk gibi davranmaya zorladığınız doğru mu? | Open Subtitles | هل هو صحيح أنك اجبرت براين الصغير ليكذب علي زوجتك ويدعي انه يتيم سويدي من هما والديه الذان ماتا في الحادث؟ |
| Ben de İsveçli antikacı bir müşterisi olan bir terapisti takip ediyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل على مُعالج مُخادع يصدف أنّ لديه تاجر تحف سويدي كمريض. |
| Tatlım, abur cubur masasında ki İsveç köfteleriyle seviyor gibi bir halin var. | Open Subtitles | عزيزتي، لقد رأيتك تمارسين الحب مع طبق كرات لحم سويدي على مائدة الطعام |
| Kaç Amerikan lideri İsveç menşeyli web posta ve data saklama servislerini kullanıyor? | TED | كم من قائد امريكي يستخدم بريد الكتروني سويدي و خدمات سحابية |
| İşte cevap; her İsveçli işadamı bunları her gün yapıyor. | TED | والجواب هو، كل واحد سويدي من كبار رجال الاعمال يفعل ذلك كل يوم واحد. |
| İsveçli bir kimsenin başına gelen köpek balığı saldırısı haftalarca başlıkları süsleyecektir İsveç'te. | TED | هجوم سمك القرش على شخص سويدي تتصدر عناوين الصحف لأسابيع في السويد. |
| Bunu İsveçli bir toplum sağlığı profesörü olarak söylemek kolay değil. | TED | وهذا الكلام لا يخرج بسهولة من أستاذ صحة عامة سويدي |
| Hey, İsveçli. Bu kaplumbağaların Profesör'le ne ilgisi var? | Open Subtitles | يا, سويدي, ماذا تفعل هذه السلاحف مع الأستاذ؟ |
| Seninle de her zaman iyi dosttuk İsveçli. Devrim filan beni ilgilendirmiyor. | Open Subtitles | وكذلك أنت, سويدي أنا لا أعطي لعنة حول الثورة |
| Ertesi gün onu, benden daha yapılı İsveçli bir çocukla konuşurken gördüm. | Open Subtitles | وفي الصباح التالي رأيتها مع فتى سويدي أقوى مني |
| Neden İsveçli bir aristokrat züppeyle vaktini harcasın ki? | Open Subtitles | لما عليها ان تضيع قلبها مع سويدي ارستقارطي |
| O zamana kadar İsveçli gibi davran, tamam mı? | Open Subtitles | اذا, حتي يحين الوقت, تظاهر بأنك سويدي. حسنا؟ |
| İsveç vatandaşıyım. Amerika'ya gitmek için Hermosillio'dan trene bineceğim. | Open Subtitles | أنا مواطن سويدي, ذاهب إلى هيرموسيلو لأحظار قطار إلى الولايات المتّحدة |
| Burt Bacharach plays his hits... 1 isveç yapımı penis büyütücü pompa... | Open Subtitles | يعزف افضل ماقدم من موسيقى انبوب مُكبر للقضيب سويدي الصنع |
| Annem, İsveç usulü köfte yapmıştı. Bu babamın en sevdiği yemektir. | Open Subtitles | انظر، أمي اثارت سويدي ميتبولز للعشاء انه أبي المفضل |
| İsveç masajı mı istemiştin Shiatsu mu? | Open Subtitles | هل تريد إلى حصلت على سويدي أو تدليك شياتسو؟ |
| Bir sürü zaman ayırman ve elinde iyi bir İsveççe sözlük olması gerekiyor. | Open Subtitles | فقط عليك أخذ وقتك والحصول على قاموس سويدي مفيد |
| Ben yarı İsveçliyim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أَنا نِصْفي سويدي. |
| Blog teorisini bir kenara koyarsak bu öğleden sonra, Guerrero, Meachem'in ofisinde üstünde İsviçreli birinin adresi ve numarası yazılı bir kart buldu. | Open Subtitles | ضع جانباً فرضية المدونة لدقيقة في وقت سابق بعد ظهر اليوم وجد غيريرو بطاقة عمل في مكتب ميتشيم مع عنوان سويدي ورقم |
| Sesi bir İsveçliye benziyordu. | Open Subtitles | - لا أعلم ، صوته كأنه سويدي |
| Kuşlar bugünün süet ayakkabı giymek için kötü bir gün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | شيء ما يقول لي أن هذا اليوم كان سيئا لارتداء حذاء سويدي ضيق |
| Biz bir İsveçliyi öldürmeye gidiyoruz. | Open Subtitles | إننا سنقتل سويدي |