| Mobilya kamyonu geliyor. Ne gidecek ne kalacak karar vermeliyiz. | Open Subtitles | سيأتي حامل الأثاث، وعلينا أن نقرر ما سنبقي وما سنبعث. |
| Tatlım, ben geldim! Patronum yemeğe geliyor, bana temiz bir gömlek lazım. | Open Subtitles | عزيزتي ، لقد عدت ، سيأتي مديري على العشاء وأحتاج لقميص نظيف |
| Büyük Bay Kibar yarın geliyor. Büyük Yahudi bugün burada. | Open Subtitles | الغير يهودي الأعظم سيأتي غداً اليهودي الأعظم قد جاء بالفعل |
| Bak, kesicinin içindeki dinleme aygıtı hâlâ çalışıyor, Mike bu soytarıların bir şey yapacağını duyunca bizi kurtarmaya gelir. | Open Subtitles | اسمع ، جهاز التصنت ما زال في مكانه و حالما يسمع مايكل بما ينتويه هؤلاء المهرجون سيأتي و ينقذنا |
| Neyse, sonunda gelecektir. Geldiğinde de size Mouzon'dan söz edecektir. | Open Subtitles | سيأتي عاجلا ام آجلا وعندما يأتي سيتحدث إليك عن موزون |
| Bu süre zarfında besinimizin çoğu Dünya’dan gelecek ve kurumuş olacak. | TED | و حتى ذلك الوقت، سيأتي معظم طعامنا من الأرض، وسيكون مجففا. |
| Henüz bir hareket yok. Şu Zero geliyor mu, gelmiyor mu? | Open Subtitles | لا تتحركوا الآن , هل ذلك الزيرو سيأتي أم لا ؟ |
| Ufaklık da bizimle geliyor mu, yoksa yalnız başına mı kalacak? | Open Subtitles | هل خططتي إن كان الصغير سيأتي معنا أم سيبقى هنا وحده؟ |
| Spitter bizimle geliyor. Ana telsize git ve birilerini yakalamaya çalış. | Open Subtitles | سبيتر سيأتي معنا، اذهبي إلى الراديو الرئيسي وحاولي التقاط أحد ما |
| Evet, Alan. Kayınbiraderim düğüne geliyor. Senin için de uygun mu? | Open Subtitles | أجل، شقيق العروس، سيأتي برفقتا إلى حفل الزفاف، هل تمانع ذلك؟ |
| Benimle geliyor ve, bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | سيأتي معي ، وليس لديك ما ما تفعله حيال ذلك |
| Bu gece bir gazeteci geliyor, ve delirmek üzereyim, Luc. | Open Subtitles | لدي ناقد مهم سيأتي الليلة و أنا جزع قليلا لوك |
| Bize doğru bir şey geliyor diyorsa hazır olmakta fayda var. | Open Subtitles | إذا قال شيء سيأتي بالنسبة لنا، نكون أفضل استعداد ل 'ايم. |
| Haftaya dükkan sahibi geliyor. Kayıt dışı çalışan varsa yakama yapışır. | Open Subtitles | المالك سيأتي الأسبوع القادم وإن رأي عمال غير مسجلين سيزعجني كثيراً |
| Öyle bir zaman gelir ki, yanında bir dosta ihtiyacın olur. | Open Subtitles | لأن الوقت سيأتي عندما تكون بحاجه ماسه الى صديق، اؤكد لك |
| Tamam. O zaman buraya sabahın beşinde gelir. Sakıncası yok. | Open Subtitles | حسناً، إذا كان سيأتي في الخامسة صباحاً فلا بأس بذلك |
| İlki iyi yapılırsa, yani yapısal olan, ikinci olarak iklim üzerinde bir şeyler yapmak daha kolay hale gelecektir. | TED | قم بالتحول الأول، الهيكلي، بنجاح سيأتي الثاني، المناخي بسهولة أكبر. |
| DL: "Bundan sonra n'olacak?" DL: "Şimdi ne yapacaklar?" "Bizi nasıl şaşırtacaklar?" CC: | Open Subtitles | تتولد لديهم تساؤلات حيال ما سيأتي به الكتَّاب و عن كيفية مفاجأتنا لهم |
| Yeni bir firavuna hayır, çünkü ardından gelen bizim bir daha asla bir diktatör tarafından yönetilmeyeceğimizi anlamalı. | TED | لا لفرعون جديد، لأنه أيا كان من سيأتي لاحقا يجب أن يفهم أننا لن نخضع لحكم ديكتاتور آخر. |
| Evet, Roscoe, Walt'un beş dakika içinde burada olacağını söyledi. | Open Subtitles | نعم، قال روسكو أن والت سيأتي خلال الخمس دقائق الأخيرة |
| Sonra gelebilir, ama unutmayın bu çok tatlı ve erdemli bir Roma erkeği. | Open Subtitles | أين قضيب السيد؟ ربما سيأتي لاحقاً لكن تذكرن هذا غلام روماني جميل وقوي |
| Yarın İç İşleri'nden gelecekler ve bu olayın sonlandığını öğrenmeleri gerek. | Open Subtitles | سيأتي مسؤولو الشؤون الداخليّة غداً، وعليهم أن يعرفوا بأنّ المشكلة انتهت |
| Çocuklarım birazdan evde olur. Eski günler hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. | Open Subtitles | سيأتي إلى المنزل قريباً لا أعرف أي شيء عن الأيام الماضية |
| geleceği değiştirmeyecektir ama yolumuza ne gelirse gelsin birlikte yüzleşeceğiz. | Open Subtitles | لن تغير المستقبل, لكننا سنواجه كل ما سيأتي بطريقنا معاً. |
| - Peki Mösyö Claude Langton, ...arı kovanlarınızı yok etmek için saat kaçta gelecekti? | Open Subtitles | -والسيد "كلود لانغتون "، في أي وقت سيأتي ليدمر عشّ الدبابير؟ |
| Dagnine'nin hangi taraftan geleceğine dair hiçbir iz yok. | Open Subtitles | جهزوا المزيد من الحراس لا نعرف من أين سيأتي داجنين |
| Belki zamanı geldiğinde onlar da hak ettikleri itibarı görürler. | TED | و ربما سيأتي وقت سيحصلون فيه على التقدير المناسب لذلك |
| Şimdi birazcık nefesinizi tutun ve sonrasında ne geldiğini hayal edin. | TED | الآن احبسوا أنفاسكم، ليس مطولاً، فقط لتتخيلوا ما سيأتي بعد ذلك. |