| Zamanın sonunda geriye sadece bir kişinin kalacağı bir an gelecek. | Open Subtitles | ... عند نهاية الزمن ... سيأتي وقت يبقى فيه إنسان واحد |
| ...emirleri dinlemeyeceğiniz bir an gelecek. | Open Subtitles | سيأتي وقت لن تتبعي الاوامر لم يحدث حتى الآن |
| Tutku dolu hayallere dalmakta bir sakınca yok ama öyle bir zaman gelecek ki, büyüyeceksiniz ve donunuzu indirecek düzgün bir adam bulmanız gerekecek. | Open Subtitles | أنصتوا , من الجيد أن تبتهجوا بعد القبلة ولكن سيأتي وقت يتحتم عليكن أن تنضجوا وتجدن الشخص المناسب وتخلعون رداء العفة |
| Öyle bir zaman gelecek ki, yeniden beşinci yılınızda olmak isteyeceksiniz. | Open Subtitles | أعني, سيأتي وقت حين تتمنون العودة إلى السنة الخامسة مجددا |
| - Bekle. Her daim, yaptığın tüm çalışmalarının yerle bir olabileceği bir an gelir. | Open Subtitles | تعلم، لطالما سيأتي وقت عندمايكونكل عملك.. |
| Gün gelecek tüm bu işleri tek başına halletmek zorunda kalacaksın. Buna hazırlıklı olmanı istiyorum. | Open Subtitles | سيأتي وقت ستضطرّين فيه لفعل كلّ هذا بنفسكِ، وأريدكِ أن تكوني مُستعدّة. |
| Bunu söyleyebileceğim zamanın geleceğini tahmin etmezdim. | Open Subtitles | لم أعتقد بأنه سيأتي وقت ... لأكون قادراً على قول هذا |
| savunmanın düşeceği bir an gelecek, ve ben o an, seni öldürmek için bir an bile tereddüt etmeyeceğim. | Open Subtitles | سيأتي وقت و أنت خاضع و عندها، لن أتردّد لحظة في قتلك |
| Zamanın sonunda an gelecek, yalnızca bir insan kalacak. | Open Subtitles | ... عند نهاية الزمن ... سيأتي وقت يبقى فيه إنسان واحد |
| Boş bulunacağın bir an gelecek. | Open Subtitles | سيأتي وقت ينهار فيه حارسكم |
| Ahmed, bu işe başladığımızda sana demiştim ki gitmem gereken bir an gelecek. | Open Subtitles | (أحمد)، أخبرتك عندما بدأنا أنه سيأتي وقت حين أضطر للمضيّ |
| Öyle bir zaman gelecek ki hepimiz bir gün öleceğiz. | Open Subtitles | أردت فقط أن أقول أنه سيأتي وقت سنكون فيه جميعاً أمواتاً |
| Bir zaman gelecek ve hepimiz bileceğiz bütün bu acılar ne içindi. | Open Subtitles | سيأتي وقت , عندما كلنا نعرف لماذا لماذا تحدث هذه المعاناة |
| Kendinle onlar arasında seçim yapman gereken bir zaman gelecek... | Open Subtitles | سيأتي وقت عندما يكون عليك الاختيار بينك و بينهم |
| İyiliklerin geri ödendiği bir zaman gelecek. | Open Subtitles | سيأتي وقت. سيتم السداد للخدمات. |
| Öyle bir zaman gelecek ki halkımızdan sen sorumlu olacaksın. | Open Subtitles | سيأتي وقت ستكون فيه مسئول عن شعبنا. |
| Normale döneceğimiz bir zaman gelecek demiştin. | Open Subtitles | أنت قلت إنه سيأتي وقت يمكننا فيه أن نعود إلى حياتنا الطبيعية . |
| Her günün ardından gecenin çökmesi gibi Tanrı'ların bile öleceği bir an gelir. | Open Subtitles | لأنه بالتأكيد مع توالي الأيام واليالي سيأتي وقت حين سيكون... على حتى الآلهة أن تموت |
| Gün gelecek hayır demeniz gerekecek. | Open Subtitles | سيأتي وقت عندها عليك ان تقول لا. |
| Bunu söyleyebileceğim zamanın geleceğini tahmin etmezdim. | Open Subtitles | لم أعتقد بأنه سيأتي وقت ... لأكون قادراً على قول هذا |