| Bu birazcık acıtabilir. Bu şeyler canımı acıtacak mı? | Open Subtitles | هذا سيقرص عليك قليلاً فقط - أأي من هذه الاشياء سيؤذيني ؟ |
| Bu benden çok senin canını acıtacak. | Open Subtitles | هذا سيؤذيك أكثر مما سيؤذيني |
| Birlikte olduğumuz ilk gece beni önce inciteceğini sonra da bir köşeye atacağını söylemişti. | Open Subtitles | في الليلة الأولى التي قضيناها سويةً.. أخبرني أنه سيؤذيني وينبذني |
| Birlikte olduğumuz ilk gece beni önce inciteceğini sonra da bir köşeye atacağını söylemişti. | Open Subtitles | في الليلة الأولى التي قضيناها سويةً.. أخبرني أنه سيؤذيني وينبذني |
| - Fark etmez. Bölünme Bana zarar verir. | Open Subtitles | - لا يهم، أي انشقاق سيؤذيني - |
| Tanrı'ya kendimi verene kadar, ...bana tekrar ve tekrar zarar vereceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه سيؤذيني مراراً و تكراراً حتي أقوم بتنفيذ إرادة الرب |
| Dedi ki eğer kitabı geri çekmezsem ve röportajlara çıkmaktan vazgeçmezsem, bana zarar vereceğini söyledi. | Open Subtitles | إذا لم أسحب الكتاب ولم أتوقف عن إجراء المقابلات قال انه سيؤذيني |
| Hiçbir şey bana acı veremez. | Open Subtitles | لا شيئ سيؤذيني |
| Ah, bu acıtacak. | Open Subtitles | إن هذا سيؤذيني |
| Eğer onunla gitmezsem, bana zarar vereceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد فعل , لقد قال أنه سيؤذيني إن لم أجاريه |
| Mücevherlerimi istedi ve dediğini yapmazsam bana zarar vereceğini söyledi. Başka bir şey demedi mi? | Open Subtitles | طالب بمجوهراتي وقال إنه سيؤذيني إن لمْ أُذعن هل قال شيئاً آخر ؟ |
| Ama John'un bana cidden zarar vereceğini düşünemezsiniz. | Open Subtitles | أنتم لا تظنون حقا أن (جون) سيؤذيني, أليس كذلك؟ |
| Hiçbir şey bana acı veremez. | Open Subtitles | لا شيئ سيؤذيني |