| Bayan Richards, bu mıknatıs sizin şampiyonluk kemerinizin altın olmadığını kanıtlayacak. | Open Subtitles | سيه ريتشارد هذا المغناطيس سيثبت ذلك. ان حزام البطوله هذا ليس ذهبا. |
| Günün birinde biri bunu kanıtlayacak. | Open Subtitles | يوماً ما, شخص ما سيثبت ذلك |
| - Bu neyi kanıtlayacak ki? | Open Subtitles | ماذا سيثبت ذلك ؟ |
| "Hepiniz yanılıyorsunuz, bunu kanıtlayacağım" dedi. | Open Subtitles | لكنه قال أنه سيثبت ذلك إذا ما تعاونا جميعنا. |
| Ama yemin ederim bunu kanıtlayacağım! | Open Subtitles | لكنني أقسم ... سوف أكون الشخص الذي سيثبت ذلك |
| Eğer bir şey saklıyorsa, kutuyu açmak bunu kanıtlayacaktır. | Open Subtitles | إذا كان لا يخفي شيئاً ، إذن فتح الصندوق سيثبت ذلك |
| Umarım yanılıyoruzdur ama Jake'i bulduysak DNA bunu kanıtlayacaktır. | Open Subtitles | آمل أن نكون على خطأ لكن إذا وجدنا (جيك) فعلاً فالحمض النووي سيثبت ذلك |
| - Hayır! İyi olduğumu kanıtlayacak bu. | Open Subtitles | سيثبت ذلك أننى بخير. |
| Neyi kanıtlayacak, Jeff? | Open Subtitles | ماذا سيثبت ذلك ، جيف؟ |