| Demek ki bulamadılar. Bir işe yarar mı acaba? | Open Subtitles | لم يتمكّنوا من الوصول إليه هل سيجدي هذا؟ |
| Tabii, kesin işe yarar. | Open Subtitles | و كنت متشوقا جدا لتجريبها أوه أجل هذا سيجدي نفعاً |
| Sence eşyalarını karıştırmak işe yarayacak mı? | Open Subtitles | إذن ترين أن هذا سيجدي وضع الأغراض حولها؟ |
| Bu nasıl işe yarayacak bilmiyorum. Bununla nasıl başa çıkacağız? | Open Subtitles | لا أعلم كيف سيجدي ذلك ، كيف سنتعامل مع ذلك ؟ |
| İşe yarayacağını söylemiştim. Duruşmaya kadar bekle! | Open Subtitles | قلت لكِ أن ذلك سيجدي نفعاً إنتظري حتى ميعاد الحاكمة |
| Gördün mü patron kilise bültenindeki reklamın işe yarayacağını söylemiştim. | Open Subtitles | أرأيت يا زعيم؟ أخبرتك أن اعلان الكنيسة سيجدي نفعاً. |
| Vo , Vo , Vo , Hayır, Tamam, dur bir dakka! Sa-sa-sanırım bu işe yarayabilir. Joy'la bir konuşayım. | Open Subtitles | أظن أن هذا سيجدي دعني أتكلم مع جوي |
| Benim sihrim işe yaramazken onun işe yarayacağına mı inanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ هذا سيجدي نفعاً في حين عجز عنه سحري؟ |
| Bu işe yarar. Ama yine de onunla adam gibi konuşmalısın. | Open Subtitles | أنت محق، هذا سيجدي نفعاً لكن مازال عليك أن تتحلى بالشجاعة وتتحدث إليها |
| yarar ama son bir kaç satırı değiştirmelisin. | Open Subtitles | أتظنّ أن هذا سيجدي نفعاً؟ أظن، ولكنني سأغيّر الجمل الأخيرة |
| Yardım bekleyen kadını Orklar'dan kurtarıp ikinizi öldürüp kral olacağım, bu da işe yarar. | Open Subtitles | انقاذ الآنسة من براثن العفاريت أن أصبح الملك، أن أقتلكما هذا سيجدي نفعا أيضا |
| Aynı şey bir kez daha işe yarar mı sandınız? | Open Subtitles | أحقّاً ظننتم أنّ هذا سيجدي نفعاً ثانيةً؟ |
| Baban bunu kendisi için yaptırdı ama sanıyorum aynı genetik özelliklere sahip birinde de işe yarar. | Open Subtitles | أفترض أن والدكِ برمجه ليعمل عليه لكني أعتقد أن التطابق الجيني سيجدي نفعا ايضا |
| Evet, bu işe yarayacak, çocuk. Oraya git ve savur onlara. | Open Subtitles | .أجل، هذا سيجدي نفعاً، يا فتى .أصعد إلى هناك وأريهم |
| Zaten yeterince sorunum var. Güven bana. Bu işe yarayacak. | Open Subtitles | لديّ ما يكفي من المشاكل - ثق بي، سيجدي نفعاً - |
| yarayacak, çünkü daha önce yaradı. | Open Subtitles | حسناً، سيجدي لأنه قد فعل ذلك مسباً |
| Millet, Bunun işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن بأن هذا سيجدي نفعاً إنتظري، فهذا مثير |
| İşe yarayacağını bilsem özür dilerdim. | Open Subtitles | لو ظننتُ أنّ الاعتذار سيجدي نفعاً، لكنتُ اعتذرتُ |
| Ona bir yuva önerirken işe yarayacağını nereden biliyordun? | Open Subtitles | كيف عرفتِ أنّ ذلك سيجدي نفعاً بعرض بيتٍ عليها؟ |
| Bilet koçanları da işimize yarayabilir. | Open Subtitles | وصل التذاكر سيجدي نفعا أيضا |
| İşe yarayacağına söz veremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعدك أن الأمر سيجدي نفعاً |
| Bunun işe yarayacağından emin misin çaylak? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أن هذا سيجدي نفعا أيها مبتدئ ؟ |