| Yaptıklarını engelleyemiyor. O yaşlı bir kadın. | Open Subtitles | هى لآ يمكنها التحكم فى ألآشياء التى تفعلها هى فقط سيدة عجوزة |
| İki numaralı odada tedavi bekleyen huysuz yaşlı bir kadın var. | Open Subtitles | لدينا سيدة عجوزة تعرضت للإعصار، ويمكننا أستخدام يد المساعدة من متخصص في الأعصاب |
| Burada tatou çalan yaşlı bir kadın var. | Open Subtitles | توجد سيدة عجوزة يعزف على حيوان الثدى |
| Olamayacağım yaşlı bir kadın gördüm. | Open Subtitles | رأيت سيدة عجوزة لا أريد أن أغدو مثلها |
| Bayan Bickerman diye yaşlı bir kadın varmış. | Open Subtitles | كان هناك سيدة عجوزة السيدة بيكرمان |
| Hasta, yaşlı bir kadın. | Open Subtitles | سيدة عجوزة , مريضة |
| Sıkıcı, yaşlı bir kadın olduğumu... | Open Subtitles | وأنني مجرّد سيدة عجوزة مملة |
| "Olamayacağım yaşlı bir kadın gördüm." | Open Subtitles | "رأيت سيدة عجوزة لا أريد أن أغدو مثلها" |