| Bunun içinde olmasa ne güzel olurdu. | Open Subtitles | ألم يكن الأمر سيكون رائعاً لو لم يكن هنا ؟ |
| Her aşk üçgeni, neşter yardımıyla ayrılabilseydi, çok güzel olurdu. | Open Subtitles | لكان سيكون رائعاً لو أن كل علاقة حب ثلاثية عولجت باستخدام المشرط |
| Arada bir onu arayıp bunu hatırlatsanız harika olur. | Open Subtitles | حسناً، سيكون رائعاً لو إتّصلتِ بها وذكّرتها بذلك من وقتٍ لآخر. |
| Bir ara uğrayıp, Başkan olarak desteğini gösterirsen harika olur. | Open Subtitles | سيكون رائعاً لو ممرت بالعيادة واظهرت دعمك كعمدة |
| Ben ve dördüncü sınıf arkadaşlarım petrol kuyunuzu, yerel enerji sorunu için kullanmanızın harika olacağını düşünüyor. Bay Burns... | Open Subtitles | أنا ورفاقي بالفصل نعتقد سيكون رائعاً لو أهديت ثروة النفط إلى مصنع الطاقة النووية |
| Bundan sonra onunla yaşarsan harika olacağını düşündü. | Open Subtitles | وظن أنه سيكون رائعاً لو عشت معها منذ الان . |
| Tarçın da olsa iyi olurdu... fakat bulamadım. | Open Subtitles | كان سيكون رائعاً لو أنني وجدت بعض القرفة ولكنني لم أجد أي منها |
| O kimliklerdeki gördüğün sahte isimleri hatırlayabilsen güzel olurdu. | Open Subtitles | سيكون رائعاً لو أمكنك تذكر الأسماء المستعارة لبطاقات الهوية تلك |
| Aileden birisi bulunsaydı bu güzel olurdu. | Open Subtitles | سيكون رائعاً لو إن احداً من العائلة كان موجوداً الليلة |
| Bir kereye mahsus kıçımın donması güzel olurdu. | Open Subtitles | سيكون رائعاً لو تجمدت ولو لمرّة |
| Tae Gyun da burada olsaydı ne güzel olurdu. | Open Subtitles | كان سيكون رائعاً لو أن ( تاي جيون ) كان هنا أيضاً |
| Eminim ki saçma bir şey olacaktır, ama gelirsen güzel olurdu diye düşündüm. | Open Subtitles | أظن أنه سيكون رائعاً لو حضرت |
| Evet. birkaç bağlantı bulursan harika olur. | Open Subtitles | نعم، سيكون رائعاً لو لديك بعض المعارف |
| İşi kaparsan senin için harika olur. | Open Subtitles | أعني، سيكون رائعاً لو قبلتِ العمل. |
| Ee Cris, ben buraya geri döndüm, harika olur diye düşünüyordum yani belki sen ve ben bir yemeğe falan çıkarsak? | Open Subtitles | إذا (كريس) الآن وقد عدت للمدينه أعتقدت أنه سيكون رائعاً لو ربما أنا وأنت الخروج لتناول العشاء؟ |
| Dedektif Beckett, merkezde gönüllü çalışmamın harika olacağını söyledi. | Open Subtitles | قالت المُحققة (بيكيت) أنّه سيكون رائعاً لو تطوّعتُ في المركز. |
| Kendi hislerine güvenilebilecek biri olsan bu iyi olurdu ki belli ki öyle değilsin. | Open Subtitles | ذلك سيكون رائعاً لو كنتِ حكماً موثوقاً على مشاعركِ، حيث يبدو جلياً أنّكِ لستِ كذلك. |
| Evet, diyeceğim elbette, ama... anlıyorsun, sorması iyi olurdu. | Open Subtitles | سأوافق بالتأكيد، ولكن... ولكن كان سيكون رائعاً لو طلب رأيي |