| Sevdiğin herkesin öldüğünü görmek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | سيكون عليكِ مشاهدة كلّ الذين تحبينهم يموتون |
| Eğer yüzündeki o sahte gülüş kaybolursa güney-batı'da bir iş bulmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | لو سقطت تلك الابتسامة من على وجهكِ، سيكون عليكِ إيجاد وظيفة في شركة الشمال الشرقى. |
| Andromeda, sen bunun olmasına izin vermezsin, Çünkü sonra da yeni kaptanı kontrol etmek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | أندروميدا), أنتِ لن تسمحي لهذا بالحدوث) لأن في هذه الحالة سيكون عليكِ الخضوع لقبطان جديد |
| Çok üzgünüm, tavşan suratlım. Yemeğini tek başına yemek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | أنا آسف جدّاً يا عزيزتي، سيكون عليكِ أن تتناولي الغذاء لوحدكِ. |
| Er ya da geç ona neler olduğunu anlatmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | عاجلا أم آجلا سيكون عليكِ إخباره بالذي يجري |
| Ödenek Komitesi ile boğuşmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليكِ أن تأخذي ذلك فوق بلجنة الإعتمادات. |
| Ama o zaman suratımı öpmek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | ...ولكن حينئذٍ سيكون عليكِ تقبيلهُ |
| Gerçek ile er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليكِ .أن تواجهي ذلك عاجلا أم آجلا |
| O bu gezegendeki herkesi ezip geçerken kenara çekilip izlemek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليكِ الوقوف مكتوفة اليدين ومشاهدتها تمشي على هذا الكوكب تدوس على الجميع تحت قدميها |
| Öyleyse, hayal gücünü geliştirmek zorunda kalacaksın, Annie. | Open Subtitles | حسناً، (آني)، سيكون عليكِ أن تعملي على تطوير خيالكِ |
| Beni öldürmek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليكِ قتلي |