| Bree, eğer o kadının ayaklarına dokunursam, bana ötenazi yapmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | بري ان لمست قدمي تلك الامرأة سيكون عليك ان تقتليني قتلا رحيما |
| Önümüzdeki günlerden birinde, sırtından atmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | فى احد هذه الايام , سيكون عليك ان تتتجاهله |
| Bütün kasabayla savaşmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليك ان تحارب البلدة كلها |
| Yakında bir gün neye inandığına karar vermek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | يوما من الايام سيكون عليك ان تقرر |
| Neyse, sonra ona "Burada yemek istiyorsan renkli tişörtünü içeri sokmak zorunda kalacaksın." dedim. | Open Subtitles | وبعدها اقول له "سيكون عليك ان ترتب ملابسك" اذا اردت ان تأكل هنا " |
| Otis, bir gün büyümek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | (اوتيس) سيكون عليك ان تنضج يوماً ما |