| Ben çocukken, Domuz pirzolası ("pork chops") ile karatedeki vuruşun ("karate chops") aynı şeyler olduğunu düşünürdüm. | TED | عندما كنت طفلا، كنت أعتقد أن شرائح لحم الخنزير وضربة الكاراتيه القاطعة هما شيء واحد. |
| Bu ufak aptal hikaye okulda hızlıca yayıldı ve ilk takma adımı kazandım: Domuz pirzolası. | TED | انتشرت الأخبار عن هذه القصة الصغير والسخيفة بسرعة في المدرسة، وحصلت على اسمي المستعار الأول: شرائح لحم الخنزير. |
| Biraz şarap içer, güzel bir Biftek yeriz. Sonra da maçı izlemeye gideriz. | Open Subtitles | . سنتناول بعض النبيذ ، و شرائح لحم شهية و بعدها نذهب للمباراة |
| Buraya yakın harika bir yer biliyorum. bifteği harikadır. | Open Subtitles | أعرف مكاناً صغيراً رائعاً بالقرب يقدم شرائح لحم شهية |
| 8 numaradaki beyfendi için bir tane dürüm pirzola,.. | Open Subtitles | عين ملفوفة آدم وحواء على ورقة ملفوفة شرائح لحم ومخفوق الفراولة |
| Yiyebileceğin tek güvenli şey, domuz eti. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الامن هو شرائح لحم الخنزير |
| Biftekleri getirin ve fazlaca olsun. | Open Subtitles | هاتِ شرائح لحم سميكة |
| 4 kilo domuz pirzolası, 2 kilo kuru fasulye. | Open Subtitles | ثمانية أرطال من شرائح لحم الخنزير أربعة أرطال من الفاصوليا الحمراء |
| Eğer gece yarısı domuz pirzolası istersem bana yapacaklar mı? | Open Subtitles | إن أردت شرائح لحم الخنزير في منتصف الليل، هل سيقليها لي؟ |
| Herkes burada ne yapar? Domuz pirzolası yapıyor. | Open Subtitles | ما يفعله الجميع هنا، تطهو شرائح لحم الخنزير |
| Park yeri bulmak zor ama bölgedeki en iyi Biftek oradadır. | Open Subtitles | إن المواقف سيئة لكن لديهم أفضل شرائح لحم في في الولاية |
| Perşembe akşamları rezil bir biberli Biftek veriyorlar. | Open Subtitles | في ليالي الخميس كانوا يقدمون لنا شرائح لحم سيئه |
| Ve öncesinde ödül almış bir yapım "Artık bir daha Biftek yiyemeyeceğim". | Open Subtitles | وهو مسبوق بالفائزون بالجوائزِ لا شرائح لحم من أجلى أبدآ |
| Siz Grange kardeşler olmalısınız. Umarım sığır bifteği havasındasınız. | Open Subtitles | يبدو أنكم ريفيين آمل أنكم في مزاج لتناول شرائح لحم البقر |
| Şaşırtıcı derecede lezzetli Salisbury bifteği de var. | Open Subtitles | يقدمون كذلك شرائح لحم لذيذة وهذا غريب فعلاً |
| Kuzu pirzola, domuz pirzola, dana eti. Her şey yiyeceğiz. | Open Subtitles | شرائح لحم الحمل ولحم الخنزير واللحم البقريّ. |
| Ne bileyim, saçımızı maviye boyarız, marketten domuz pirzola alırız. | Open Subtitles | لا أدري، صبغ شعرنا باللون الأزرق أو شراء شرائح لحم الخنزير. |
| Bir daha füme kuzu eti pişirmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن اُعدّ شرائح لحم الضأن بعد الآن |
| Geri sayım sayacı sizlere Ray Biftekleri sponsorluğu ile getirildi... | Open Subtitles | (ساعة العد التنازلى مُقدمة إليكم برعاية شرائح لحم (راى |
| BOA'da büftek Ghostbar'da viski. | Open Subtitles | شرائح لحم في بوا ويسكي في حانة الشبح، ومقعدين في جانب الحلقه |
| Çünkü Jake öyle az pişmiş Biftekler yapıyor ki inekle sohbet edebiliyorsun. | Open Subtitles | لأن جيك يطبخ شرائح لحم نادرة جداً مازال يمكنك التحدث مع البقرة |
| Bak, Poochie domuz pastırması, senin için özel, sevdiğin şekilde. | Open Subtitles | أنظر (بوتشي) شرائح لحم خنزير... مخصص لأجلك وبالطريقة التي تحبها |
| Bifteğimiz var. | Open Subtitles | لدينا شرائح لحم |
| Bugün hâlâ domuz pirzolasından nefret ederim. | TED | حتى يومنا هذا، أنا أكره شرائح لحم الخنزير. |
| Yalnızca jambon değil, tüm bir ilkeden söz ediyorum. | Open Subtitles | انه ليس مجرد شرائح لحم فرجينيا، انه المبدأ عموما |