"شربته" - ترجمة من عربي إلى تركي

• içtin
• içtiğim
• içti
• içtiğin
• içersem
• içtiği
• içmiştir
• içki içtiniz

Korkunç görünüyorsun. Gece kaç tane içtin?
تبدوا فظيعاً ما مقدار ما شربته ليلة الأمس؟

İçki içtin. Çekler yazdın.
لقد شربته لقد ضيعته على الفتيات

Pazar sabahı içtiğim içkiden dolayı böyle olmuş olabilirim ama, evet.
ربما يكون ما شربته يوم الأحد هو الذي يتكلم لكن نعم

Sanırım içtiğim tekila çıkıp parti yapmak istiyor.
اعتقد ذلك النبيذ الذي شربته يريد ان يخرج ويحتفل

Biri kocasının bardağına zehir koymuş, o da onu içti.
لقد وضع أحدهم السم في كأس زوجها و قد شربته هي

İçtiğin şarabın Letonya'nın başkenti Riga'da üretildiğini biliyor muydun?
هل تعرف ما اضيف الى مشروبك الذي شربته للتو ؟

Ama ben içersem vücudum da bebek için süt yapar.
إذا شربته أنا، سيتمكن الطفل من شرب الحليب

Dün gece ne kadar içtin sen?
ماهو مقدار ما شربته الليلة الماضية؟

Ben gittikten sonra ne kadar içtin?
ما مقدار ما شربته بعد أن غادرت؟

Çoktan içtin.
انك شربته بالفعل

- Sen içtin öde, sen öde! Anladın mı?
-اذا شربته ، فادفع الحساب ، هل تفهم؟

Şimdiye kadar içtiğim en çakır keyif çarkıfelek meyvesi çayı budur.
إنه أكثر شاي مثلج بالفاكهه مليء بالعاطفة قد شربته قبلاً

Tarihi geçmiş Mylanta içtiğim için oldu sanırım.
أظن أنه بسبب دواء مايلنتا منتهي الصلاحية الذي شربته

Yine de hayatımda içtiğim en iyi kahveydi be.
ومع ذلك كان أفضل كوب قهوة لعين شربته في حياتي على الإطلاق

Elimdeki altın, içtiğim şarap, kullandığım kadınlar konumumu korumak için girdiğim sonu gelmeyen mücadelem.
الذهب امتلكته، الخمر الذي شربته النساء اللواتي استخدمتهن ومعاناتي الدائمة للمحافظة على منصبي

- Her zaman aynı şey, meyveli yoğurt. Ama bugün hemen dolaptan alınca içti.
نفس الشيء خوخ ولبن ومشروب، ولكن اليوم شربته كله هنا من الثلاجة

Acaba kaç kokteyl içti de bira fabrikasını soymamızın mükemmel bir fikir olduğunu düşündü?
افكر بكم كوكتيل شربته عندما راودتها الفكرة العظيمة لنا لنقوم بسرقة مصنع الخمور

O da içti, ve sonra o karmaşada, zehir şişesini Douglas Gold'un cebine bıraktı.
وقد شربته ثم حصلت تلك الفوضى وقد وضع السم في جيب السيد "دوغلاس غولد"

Eğer bu votkayı içersen karaciğerin içtiğin antifrizi görmezden gelip onun yerine votkayı absorbe edecek.
إذا شربت هذه الفودكا كبدك سوف يتجاهل مضاد التجمد الذي شربته ويمتص الفودكا بدلاً من ذلك

Eğer içersem o şeyi, bebeğimin doğacağını söylemişlerdi.
أخبروني اني اذا شربته سوف ألد الطفل بسرعه

Miranda'nın sabahları bedenine girmesini istediği tek şey metroya giderken içtiği kahveydi.
الشيء الوحيد الذي استمتعت بوجوده بداخلها بالصباح كان كوب القهوة الخارجي الذي شربته على طريقها للمترو

Belki fazla hızlı içmiştir ya da fazla yavaş.
ربما لأنه شربته بسرعة أو، لا أعلم شربته ببطئ مثلاً.

Bu gece ne kadar içki içtiniz bayım?
ما مقدار ما شربته الليلة يا سيدي؟