| Belki ortakları ona infazdan bahsetmemişlerdir kameralara gerçekçi bir tepki yansısın diye. | Open Subtitles | .ربما شركائه لم يُخبروه عن الإطلاق .أراد ردة فِعل حقيقيّة أمام الكاميرات |
| ortakları parayı nereye sakladığını Biliyorum sanıyorlar. | Open Subtitles | شركائه يعتقدون بأنني أعرف أين اخفى المال |
| ortaklarından daha da çok korktuğu vergi dairesine de böyle göstermiş. | Open Subtitles | على الأقل هذا ماصرح به لدوائر ضريبة الدخل التي يبدو أنه كان يخاف منه أكثر من خوفه من شركائه |
| Cristina'yı da hesaba katan Mark ve Judy, onun hoşlanabileceğini düşündükleri Mark'ın iş ortaklarından birisinin seçkin ve genç oğlunu da davet ettiler. | Open Subtitles | و هما يضعان كريستينا ببالهما قام مارك و جودي بدعوة أحد أبناء شركائه شاب متاسب مارك اعتقد أنه قد يعجبها |
| Saldırgan onlarla işini bitirince suç ortaklarını da gözden çıkarabilir. | Open Subtitles | المجرم يتخلص من شركائه عادة عندما تنتهي فائدتهم بالنسبة له |
| Kendi iş ortaklarının eliyle ölen bu adam iki gün önce gelen adam değil. | Open Subtitles | إن الرجل الذى مات على أيدى شركائه ليس الرجل نفسه الذى وصل قبل يومين |
| Gönülsüz Ortaklarına Oksikodon veriyor. | Open Subtitles | انه يستخدم الأوكسيكودون ليخدر شركائه الغير راغبين بالمشاركة |
| Sebrus bir hapishane nakliye aracıydı. 3 yıl önce, mürettebatım ve ben, Corso ve 2 suç ortağını bir hapishane kolonisine naklediyorduk. | Open Subtitles | الـ * سيبيرس * كانت مركبه سجن ناقل منذ 3 سنوات انا و طاقمى كنا ننقل السجين * كورسو * و 2 من شركائه * الى سجن * كولونى |
| Hayır efendim, çalışma odasında bazı iş ortaklarıyla beraber. | Open Subtitles | ـ لا يا سيدي. إنه في غرفة المكتب مع بعض شركائه في العمل. |
| Onları hakkettiğini düşünüyordu, ama kaçarsa, ortakları peşinden geleceklerdi. | Open Subtitles | هو يشعر انه يستحقهم ولكن اذا هرب شركائه سوف يلحقونه |
| Birkaç yüksek kaliteli deniz mahsulü dükkanı varmış ama ortakları ve yatırımcıları, bir miktar para kaybolunca ona yolsuzluk davası açmış. | Open Subtitles | امتلك مجموعة من مقاهي المأكولات البحرية الفاخرة، لكن قاضاه جميع شركائه و مستثمريه |
| Belki o da işin içindeydi daha sonra ortakları tarafından öldürüldü. | Open Subtitles | ربما كان مشتركا معهم ثم تم قتله على يد شركائه |
| Ya da ona yardım ediyor olabilecek suç ortakları. | Open Subtitles | أو أي من شركائه يمكن أن تكون مساعدة لها. |
| FBI iş ortaklarından birine yaklaştığını düşünüyor. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية تعتقد بأنها قريبةً من أحد شركائه |
| Bizler katilin onun suç ortaklarından biri olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | حسناً,ايها المأمور, نحن متأكدين بأن القاتلٌ هو احد شركائه. |
| Demek ki, ortaklarından biri tarafından sırtından vurulmuş. | Open Subtitles | و لم يكن تصويب أجوف ...إذاً تم إطلاق النار عليه من قبل أحد شركائه |
| Suç ortaklarını kendinin öldürdüğü apaçık ortada... ama onu şimdi tutuklarsak... bunu ispat edemeyiz. | Open Subtitles | .. من الواضح أنه قتل شركائه في عملية الإختطاف .. لكن لو قبضنا عليه الآن لا يمكننا إثبات ذلك |
| Baban, ortaklarını BlueBell'den çalışabilmen için ikna etti. | Open Subtitles | أبوكَ اقنع شركائه ليتَرْكك تَعْملُ مِنْ بلوبيل |
| Eski ortaklarını bulmamı istedi ama dosyası gizli gibi. | Open Subtitles | أود تتبع تاريخ شركائه لكن يبدو أن ملفه مخفي |
| Paranın Grand Cayman'a, Whitacre'ın FBI'daki ortaklarının bilgisi dahilinde aktarıldığına dair bilgi de dahil. | Open Subtitles | بأن النقود قد انتقلت منذ ذلك الوقت الى جزر الكايمان بمعرفة السيد وايتكر وموافقة شركائه من المباحث الفدرالية |
| Ya da parayı ortaklarının yanına dönmek için kullandı. | Open Subtitles | أو أنه استخدم المال لشراء طريق عودته إلى بركة شركائه, أو أننا كنا مخطئين |
| Hearst ortaklarının politika uygulamalarına İzin vermez. | Open Subtitles | لأنه لا يدع شركائه يرتبون السياسات |
| Ortaklarına haber veren kirli bir polis de. | Open Subtitles | كذلك سيقوم شرطي فاسد بتبليغ شركائه |
| Belki birlikte çalıştığı suç ortağını da buluruz. | Open Subtitles | ربما نجد شركائه المتعاون معهم |
| Babamın o akşam ortaklarıyla bir toplantı yaptığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر تلك اللية عندما كان أبي مجتمعا مع شركائه |