| Kimsenin benimle evlenmez diyorsun; çünkü dudaklarını ısırıyor ve kafanı sallıyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين انه لا احد سيأخذك لانك قضمت شفاتك ونكس رأسك. |
| Perdelenmiş gözlerin ve kilitlenmiş dudaklarını kuşanıp iyi olur tebdili kıyafet dolaşsan! | Open Subtitles | أفضل ما يمكنك أن فعله أن تجمل وجهك بتنكر متقن اجعل شفاتك دوما محافظة و على عيونك ستارة عمياء |
| Köşeyi döner dönmez dudaklarını görmeye alışık değiliz. | Open Subtitles | نحن فقط لسنا معتادون أن نرى شفاتك عبر الساحة |
| Kumu dudaklarına yaklaştır. | Open Subtitles | اجعلي الرّمل يصل إلى شفاتك.. |
| Maggie'nin dudaklarına yönelmelisin. | Open Subtitles | (ضع شفاتك هذه على (ماغي |
| Bir; eğer bir baba sana okulun nasıl gittiğini sorarsa asla dudaklarını ısırıp, saçını savurarak "Bence ikimiz de burada okuldan bahsetmediğimizi biliyoruz." deme. | Open Subtitles | هو أولا: اذا سألك والد كيف تجري الامور في المدرسة لا تعض على شفاتك , و ترمي شعرك |
| Söylerken dudaklarını açmalısın sanki benim ilişkim olan birini öpermiş gibi. | Open Subtitles | لقول أسمه يجب عليك زم شفاتك كما لو أنك تعطين قُبلة للشخص ما أنا على علاقة به |
| - Şu esrar lekeli ince dudaklarını getir. | Open Subtitles | أحضر شفاتك النحيفة لي عزيزتي |
| dudaklarını. | Open Subtitles | شفاتك |
| dudaklarını beğendim. | Open Subtitles | "أحب شفاتك" |