| Cahilliğin mutluluk veren sahillerinden akademik zırvalıkların upuzun okyanusundan krallığımın sahillerine kadar buraya varana kadar geldin. | Open Subtitles | عابراً محيطات شاسعة من الثرثرة الأكاديمية حتى رسوت هنا بالأخير على شواطئ مملكتي الصغيرة |
| Harika sahiller, sevimli hayvanlar, doğanın güzelliği, kültürel törenler ve benzeri şeyler. | TED | نرى شواطئ جميلة، وحيوانات رائعة، وطبيعة خلابة، وطقوساً ثقافية وأشياء أخرى. |
| - Uçağım Miami sahili'nde düşmüş olsaydı siz de aynısını yapardınız. | Open Subtitles | إذا كانت طائرتي غارقة في شواطئ ميامي فستفعلين كما فعلت تماماً |
| Güzel plajlar, ormanlar ve göller mi istersiniz yoksa sanal tecrübe sağlayarak bu atomların birkaçını bilgisayarla düzeltmek mi? | TED | هل تريدون شواطئ جميلة وغابات وبحيرات، أم تفضلون إعادة ترتيب بعض تلك الذرات مع أجهزة الكمبيوتر، وتمكين الخبرات الافتراضية؟ |
| Beyaz kumlu plaj ve turkuaz su sizi bekliyor. | Open Subtitles | شواطئ برمال بيضاء، ومياه فيروزية بانتظاركِ |
| Bu sıra dışı olayda yer almak üzere Güney Amerika'dan bir milyondan fazla sahil Kuşu geliyor. | Open Subtitles | أكثر من مليون طائر شواطئ يصل من امريكا الجنوبية للمشاركة في هذا الحدث الاستثنائي. |
| Ben kaderin Truva'dan kovarak İtalya'ya Lavinium kıyılarına sürüklediği ilk kahraman ve askerlerinin şarkısını söylüyorum. | Open Subtitles | الأغنيات التي أغنيها، والرجل الذي أتى من شواطئ تروي تجاوز قدره وأتى إلى إيطاليا ، ورائحة اللافيند التي تقوح منها |
| Adanın pek çok doğal kaynağı vardır ve güzel sahilleri turistleri çeken popüler yerlerdir. | Open Subtitles | الجزيرة بها الكثير من الموارد و بها شواطئ جميلة تجذب السواح |
| Gittim yerin özel plajları, yumuşak dondurma makineleri var... | Open Subtitles | المكان الذي سأذهب إليه .. فيه شواطئ خاصة والات تقدم آيسكريم ناعم |
| Isaac Newton alışık olmadığımız bir mütevazı anında bir keresinde keşfedilmemiş dev gerçekler okyanusunun kıyısında oynayan bir çocuk olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال اسحق نيوتن في لحظة تواضع نادرة أن علمه مثل طفل صغير يلعب على شواطئ محيط واسع بأراض مجهولة |
| Güney Kaliforniya sahillerinde büyümüş, ulusumuzun kürtaj savaşları arasında yetişmiştim. | TED | بلغت سن الرشد وأنا على شواطئ جنوب كاليفورنيا، فنشأت في خِضمّ صراع بلدنا القائم حول عملية الإجهاض. |
| Ama düz yüzerseniz, Amerika sahillerine ulaşırsınız. | Open Subtitles | ...لكن السباحة بشكل مستقيم تؤدي بك للوصول إلى شواطئ أميركا |
| Eski DC'nin mermer basamaklarından güneşli Tampa sahillerine. | Open Subtitles | من عتبات العاصمة القديمة إلى شواطئ "تامبا" المشمسة |
| Kıraç ve rüzgârlı sahiller, kıraç ve rüzgârlı dağlar, kıraç ve rüzgârlı- | Open Subtitles | شواطئ قاحلة ومجتاحة بالرياح، جبال قاحلة ومجتاحة بالرياح |
| İnsanlar çok iyi... sıcak sahiller... her şey, biliyor musun? | Open Subtitles | اشخاص لطيفة... شواطئ دافئة... كل شئ، اتدرين... |
| Burası Pasifik Okyanusu'nun Oregon sahili'yle buluştuğu yer. | Open Subtitles | هنا بالضبط عندما يلتق المحيط الهادى مع شواطئ أوريجون |
| Beyaz kumlu plajlar akıllıca canlandırılmış doğal çevre, her yanı açık araziler. | Open Subtitles | شواطئ رملية بيضاء، نسخة من المحيط الطبيعي بشكل كبير |
| Korku, müzikal, kovboy, karate, kült, zenci filmleri plaj filmleri, kadınlar hapishanesi filmleri, ...yukarıdaki kısımda aradığınız yönetmenler varsa bulabilirsiniz. | Open Subtitles | رعب، موسيقية، غربية، كونغ فو، باحثة في السود ، مخدر إل إس دي أفلام شواطئ ، نساء في السجن و بالأعلى في الغرفة الكبيرة وضعنا جميع المخرجين |
| Karayiplerde daha güzel bir sahil yok. | Open Subtitles | لا يوجد شواطئ أجمل من تلك التي فى الكاريبي |
| Hava gemilerinin üssü, Toprak Krallığı'nın kıyılarına yakın, küçük bir adada. | Open Subtitles | قاعدة المناطيد على جزيرة صغيرة على شواطئ ممكلة الأرض |
| Dahası, çiftçiler ve balıkçılar arasındaki bir savaş da var. Ve net sonuç Brittany'nin sahilleri düzenli olarak buldozerle bu şeyden temizlenmeli. | TED | وهكذا يوجد هذا العداء بين المزارعين والصيادين بشأنه والنتيجة الصافية هو أن شواطئ بريتني يجب أن تدمر لهذا الغرض بشكل منتظم |
| - Sahi mi? Geçen gün TV de gördüm. plajları harika. | Open Subtitles | رأيت ذلك فى التلفاز فعندهم شواطئ عظيمة |
| Tanganyika Gölü'nün kıyısında yaşayan Leptailurus türü. | Open Subtitles | من الفصيلة البجّيّة على شواطئ بحيرة تنجانيقا |
| Nijerya sahillerinde özçekim yapan kişiler Afrikalılardı. | TED | كان الأفارقة يصورون أنفسهم على شواطئ نيجيريا. |
| Brighton sahilinde kulübedeki resimleri yerinden çıkartın. | Open Subtitles | واحصل على رسومات كوخٍ على شواطئ بريتون |
| İlk Mavi Bölgemizi, İtalya sahilinin yaklaşık 125 mil açığında yer alan Sardinya adasında bulduk. | TED | وجدنا منطقتنا - الزرقاء - الأولى على بعد 125 ميلا من شواطئ إيطاليا ، في جزيرة ساردينيا على البحر الأبيض المتوسط. |
| Killi toprakla çevrelenen bazı Güney Kaliforniya kumsalları var ayrıca bölgedeki bazı parkların etrafında killi toprak bulunuyor. | Open Subtitles | هناك تربة طينية تحيط ببعض شواطئ كاليفورنيا الجنوبية و ايضا تربة طينية حول بعض الحدائق في المنطقة |
| Afrika kıyılarından doğuya Hint Okyanusu'na oradan da mercan adalarıyla kaplı Maldivler'e gidiyoruz. | TED | من شواطئ افريقيا فلنسافر إلى الشرق، حيث المحيط الهندي الشاسع إلى جزر المالديف، أرخبيل من الجزر المرجانية. |