| Beni aşar. Bu tek başıma halledebileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | هذا بعيد عني، إنه شيء لا يُمكنني التعامل معه بمفردي. |
| Ama eski dünyadan kalma bir viskinin çözemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | ولكنه لا يوجد شيء لا يمكن .إصلاحه بزجاجة عتيقة من الخمر |
| Bu fiyasko bittikten beş dakika sonra... eski haline getirilemeyecek hiçbir şey yapma. | Open Subtitles | لا أريد فعل شيء لا يمكن عكسه بعد 5 دقائق من نهاية العرض |
| hiçbir şey bulamadım. Ne kapı, ne parmaklık, hiçbir şey yok. Lynne! | Open Subtitles | لا أستطيع أن أجد أي شيء لا وجود للأبواب,لا وجود للقضبان,لا شيء |
| Bir dakika otur... ve bana rasgele bir şeyler oku. | Open Subtitles | اجلسي هنا للحظة و قومي بقراءة شيء لا على التعيين |
| Burada daha iyisini ya da ucuzunu bulamayacağın bir şey yok. | Open Subtitles | ما من شيء لا يمكنك شراءه أفضل و أرخص الا هنا |
| çünkü gerçekten, bunlar gördüğümüz hiçbir şeyi ve tanıdığımız hiç kimseyi ve olduğumuz hiçbir şeyi betimlemiyor. | TED | لأن في الواقع تصف شيء لا يمكن ان نراه و ليس شخص نعرفه او شيء نمثله. |
| Ama birinin hayatını almak kolayca kafandan atabileceğin bir şey değildir. | Open Subtitles | ولكن اخذ حياة شخص ما شيء لا يمكنك دفعه خارج رأسك |
| Bu şu anda yapabileceğiniz bir şey değil. | TED | وهذا شيء لا يمكنك القيام به في الوقت الراهن. |
| Her kabı kullandığında temizliyor, ki bu yapmaya can attığım bir şey değil ve onun hayatını da en az benimki kadar kolaylaştırıyor. | TED | في كل مرة يستخدم قطي الصندوق، يقوم بتنظيفه، وهو شيء لا أنوي القيام به، وهو في الحقيقة يجعل حياته أفضل، وحياتي أيضًا. |
| Ama duygusuz bir aileye çocuk getirmek bu yapabileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | لكن إحضار طفل لعائلة غير محبة هو شيء لا يمكنني فعله |
| Vampir olmak her şey değil. Bir kızı böyle bırakamazsın. | Open Subtitles | أن تكون مصّاص دماء ليس كلّ شيء لا يمكنك إيقاع بنت بهذه الطريقة |
| Bu yaşamak istediğim bir şey değil özellikle de, sona ermesinin bir tek yolu varsa. | Open Subtitles | هذا شيء لا اود الخوض فيه بما أنها الطريقة الوحيدة للنهاية |
| hiçbir şey, ateşin varlığını kanıtlayacak en ufak bir parça yok. | Open Subtitles | لا شيء لا يوجد أثرٌ واحد يُثبتُ أن النار كانت هناك |
| bu yüzden nasıl görünüyor bir göz atalım. Bunun için ilk önce, hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey. | TED | دعونا ننظر كيف تبدو اولاً , لا شيء لا شيء لاشيء |
| Ama elimde hiçbir şey yokken sanat vardı, bana sağladığı sığınak karşılığında benden maddi zenginlik talep etmeyen bir şey. | TED | ولكن بينما لم أكن أملك شيئاً آخر، كان لدي الفنّ، شيء لا يطالبني بثروة مادية مقابل إيوائي. |
| Bakın. Televizyona çıktınız ve aklımdan bir türlü çıkmayan şeyler söylediniz. | Open Subtitles | اسمع، لقد ظهرت على التلفاز وثمّة شيء لا يمكنني أن أتناساه |
| - Hayır, sağ ol. Benim halledemeyeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ـ لا, شكرا ً, لا يوجد شيء لا أستطيع حلّه |
| Hiçbirşey konuşamazsınız. görselleştiremeyeceğiniz hiçbir şeyi konuşamazsınız. | TED | لم يكن من المفترض الحديث عن أي شيء لا يمكنك شرحه. |
| Korku, tehlike karşısında bir hikmettir, utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | الخوف حكمة عند مواجهة الخطر هذا شيء لا يدعو للخجل |
| Göze çarpmayan bir şey lazım, biraz tarzı olan bir şeye. | Open Subtitles | نحتاج إلى شيء لا يجذب الأنظار. لكن مع قليل من الأناقة. |
| Krem şantiyle daha lezzeti olmayan bir şey var mı? Yettiğinde söyle. Yeter. | Open Subtitles | هل من شيء لا يصبح طعمه افضل مع القشدة المخفوقة؟ قل لي متى؟ |
| Seninle ya da nişanlına ait olmayan uygunsuz birşey arıyorsun değil mi? | Open Subtitles | ,إبحثي عن أي شيء متناقض أي شيء لا يخصَكِ أنتِ و خطيبكِ |
| Haplar... ağrı... bu sânki bilmemem gereken bir şeyi biliyormuşum gibi bir duygu. | Open Subtitles | ليمون ، ألم ، ليمون أشعر اني أعلم شيء لا يجب ان اعرفه |