| Bu hiç iyi olmaz. Bu hayatımda gördüğüm en seksi şey. | Open Subtitles | ـ هذا لن يكون جيّدًا ـ أنه أكثر شيء مثير رأيته في حياتي |
| Gördüğüm en seksi şey bu. | Open Subtitles | هذا أكثر شيء مثير رأيته في حياتي |
| Bu taraftan seksi bir şeyler geliyor. Aslında, Dakota benim evime gidiyor. | Open Subtitles | شيء مثير قادم من هذا الاتجاه "داكوتا" فعلاً ذاهبة إلى بيتي |
| Ne heyecan verici bir şey. Evet, bir şiir ile bitirmek isterim. | TED | يا له من شيء مثير. أود أن أنهي بمقطع من الشعر. |
| Bu gördüğüm en seksi şeydi. | Open Subtitles | ذلك أكثر شيء مثير رأيته على الإطلاق |
| Bir kadın için seks yapmak istemeyen bir erkekten daha seksi bir şey olamaz. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مثير أكثر من أن هناك رجل لا يحب أن يمارس الجنس |
| Seksi birşeyler olsun. | Open Subtitles | شيء مثير. تختاريه أنتِ. |
| Kanepenin üzerinde oturmuş heyecanlı bir şeyler olsun istiyorduk ve oldu! | Open Subtitles | نتمنى شيء مثير أن يحدث ولقد حدث |
| Bu, abartmasız herhangi birinin söyleyebileceği en seksi şey. | Open Subtitles | هذا حرفياً أكثر شيء مثير قاله أحد مرة |
| - Bir adamdaki en seksi şey, mizah anlayışıdır. | Open Subtitles | .. أكثر شيء مثير في الرجل هو حس دعابته |
| Yani seninle ilgili en seksi şey bu. | Open Subtitles | هذا أكثر شيء مثير فيك |
| En iyi İskoç viskimizden veririz, sen de seksi bir şeyler giyersin. | Open Subtitles | أفضل نوع من " السكوتش" و ارتدي شيء مثير |
| Kıza da seksi bir şeyler giymesini söyle. | Open Subtitles | وأخبرها أن تلبس شيء مثير |
| Bize seksi bir şeyler lazım! | Open Subtitles | ...نحتاج شيء مثير |
| Eğer heyecan verici bir şey olursa sana söyleyeceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | لكن لو أنّه ثمّة شيء مثير أعدكِ أنّني سأخبركِ به |
| Buralarda zaten hiç heyecan verici bir şey olmaz. | Open Subtitles | لا شيء مثير يحدث أبدا هنا على أية حال |
| Kimse bu hafta sonu paylaşmak istediği heyecan verici bir şey yaşadı mı? | Open Subtitles | هل حدث أي شيء مثير لأحد لأعرفه؟ |
| Bu gördüğüm en seksi şeydi. | Open Subtitles | هذا أكثر شيء مثير رأيته على الإطلاق |
| - Orada seksi bir şey var mı? | Open Subtitles | الديك شيء مثير هناك? |
| Vera Rubin, karadelikler gibi Seksi birşeyler üzerinde çalışırsa eğer, diğer astronomların yayınlama konusunda onu yeneceklerini biliyordu. | Open Subtitles | (فيرا روبن) علمت إن درست شيء مثير كالثقوب السوداء سينتهي بها الأمر أن الفلكيين الأخر سيشهروا بها في الإعلام |
| heyecanlı bir şeyler yapalım. | Open Subtitles | دعنا نفعل شيء مثير |
| Bununla birlikte, laptopuna girmeyi başardım ve çok ilginç bir şey buldum. | Open Subtitles | مع ذلك، لقد دخلت إلى حاسوبه و وجدت شيء مثير جداً للإهتمام. |
| Duygusal bir irkilme hissettiğiniz oldu mu? Öylesine heyecanlı bir şey ki baştan aşağı bir titreme hissedersiniz. | TED | هل سبق أن شعرتم بقشعريرة عاطفية، حدث شيء مثير للغاية لدرجة أصابتكم بالرجفة؟ |