| SS: Tabi, daha cok diyalog oldu, ki bu harika. | TED | ش س : هناك بالتأكيد حوار مستمر، وهذا أمر رائع. |
| SS: Minnettarim, onur duyuyorum, mutluyum ve bu sadece en baslangici. | TED | ش س : أنا ممتنة، لي الشرف ، وأنا سعيدة، هذه فقط البداية الأولى. |
| SS: Kesinlikle. PM: Kitabinda buna odaklandin -- ve senin de dedigin gibi bunu yazma sebebin bununla ilgili diyalog yaratmak. | TED | ش س : بالتأكيد. ب م : و لقد ركزت في الكتاب و السبب كما قلت في كتابته ، هو خلق حوار حول هذا الموضوع. |
| SS: Ve bunlar her ay bulusan insanlar. | TED | ش.س :يلتقي هؤلاء الناس بشكل منتظم كل شهر. |
| SS: Kitap, kendine guven ve esitlikle ilgili. | TED | ش.س : يتحدث الكتاب عن الثقة في النفس و عن المساواة. |
| SS: Ya, evet. PM: Neydi o hikaye? | TED | ش س: أوه، أجل ب.م : ما هي تلك القصة؟ |
| SS: Sanirim derdim ki -- bunu cok guclu bir sekilde soylemeye calistim ama galiba daha guclu de soyleyebilirim -- Mevcut durumun yeterli olmadigini soylemek istiyorum. | TED | ش.س :أعتقد أنني كنت لأقول-- حاولت قول هذا بشكل أقوى، لكنني أعتقد أنه بإمكاني أن أقول هذا بقوة أكبر-- أعتقد أن الوضع الراهن ليس كافيا. |
| SS: Çok daha fazla 'sınırlarını zorla'. | TED | ش.س :الكثير من التأقلم |
| SS: Teşekkür ederim. | TED | ش.س : شكرا لكم |
| SS: Yolculuğumun en önemli bölümüydü. TEDWomen'a çıkacaktım -- yeri başkentteydi -- ben de burada yaşıyorum, dolayısıyla bir gün önce uçağa binmem gerekiyordu. Kızım üç yaşındaydı ve bacağıma yapışıyordu: "Anne, gitme". | TED | ش س : حسنا، إنها جزء مهم من الرحلة. كان هناك مؤتمر-- TEDWomen -- المؤتمر الأساسي كان في واشنطن دي سي-- وأنا كنت أعيش هنا، وكان عليَّ أن آخذ الطائرة في اليوم السابق، كانت ابنتي تبلغ الثالثة من العمر، وكانت تشدني من قدمي و تقول : "ماما لا تذهبي ." |
| SS: TED konuşmamı yaptıktan sonra olanlar -- bilirsin, kitap yazma beklentim yoktu, ben yazar değilim, konuşmam çok izlendi ve insanların hayatlarını gerçekten etkilemeye başladı. | TED | ش س : بعدما قمت بمحادثة TED ماحدث أنه-- أتدرين ، لم أتوقع قط أن ألف كتابا، لست مؤلفة، لست كاتبة لقد شوهدت المحادثة بكثرة، وقد بدأ فعلا في التأثير في حياة الناس . |
| PM: Bunu bildigimiz bir suru diger insanlara da gonderebilir miyiz? (Alkislar) SS: Ve John'in bunu yapmasinin sebebi sirketine bunun faydali olacagina inanmasi ve bu sekilde onyargilari kabul etmek bu durumu degistirebilir. | TED | ب م : هل يمكننا أن نرسل هذه الرسالة للكثير من الناس الذين نعرفهم؟ (تصفيق) ش س : قام جون بهذا لأنه يؤمن بأنه أمر جيد بالنسبة لشركته، وبالتالي بإمكان هذا النوع من الاعتراف بهذه الأخطاء أن يغير الأمر. |