| Jolene Samuels ona en savunmasız olduğu anda tecavüz ettiğinde Chad Manning bunları hissetti. | Open Subtitles | وهذا ما شعرت تشاد مانينغ عندما اغتصبت جوليني صامويل له في مكتبه الأكثر عرضة للخطر. |
| Bu nedenle Jolene Samuels'ın suçlu olduğunu göreceksiniz. | Open Subtitles | ولهذا السبب، يجب أن تجد جوليني صامويل مذنب. |
| Bay Fowler, bu kullanıcı hesabının Jolene Samuels'a ait olduğunu onaylıyor musunuz? | Open Subtitles | السيد فاولر، يمكنك التأكد من أن هذا هو الهوية على الانترنت أنشأتها جوليني صامويل لهذا الموقع؟ |
| Dedem dedi ki, büyüyünce Samuel amcanın tüfeğini alabilirmişim. Gelip görmek ister misin? | Open Subtitles | ,قريبا سأخذ بندقية عمى صامويل أيضاً هل يمكنك أن تأتى وترى هذا ؟ |
| Samuel 16 yaşında. Uzun boylu ve çok yakışıklı. | TED | صامويل هو في ال16 من العمر.طويل ووسيم جداً. |
| Samwell, bana karga kümesinde ve kütüphanede yardım edeceksin. | Open Subtitles | (صامويل) سوف تساعدني في رسائل الغربان والمكتبة |
| Hiçbiri, bu iki adamın Bayan Samuels'ı tecavüz suçlaması için tuzağa düşürdüklerini kanıtlamaz. | Open Subtitles | بأي حال من الأحوال فهل هذا يثبت أن هذين الرجلين اقامة السيدة صامويل بتهمة الاغتصاب. |
| Binbaşı Samuels Yıldız Geçidi'nden bahsetti. | Open Subtitles | الرائد صامويل قال شيء عن بوابه النجوم. |
| - Aaron Samuels'dan hoşlanamazsın! | Open Subtitles | -لا ! أوه , لا , يجب أن لا تعجبى بأرون صامويل. |
| Aaron Samuels partime gelecekti. | Open Subtitles | أرون صامويل سيذهب للح وفى بيتى. |
| Aaron Samuels, Regina'dan ayrıldı ama seni yine de istemiyor. | Open Subtitles | مثل أرون صامويل, على سبيل المثال. هو تحطم مع ريجينا وما هو تخمينك؟ . |
| Samuels, Birnbaum ve Tate'ye hoşgeldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في بيرنباوم، صامويل وتيت |
| Yani Dr. Samuels 10 kilo alırsam bu yaz Yale'deki kuramsal fizik programına katılabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | لذلك يقول الدكتور صامويل استطيع ان امضي في هذه النظرية الفيزيائية ببرنامج جامعه بيل هذا الصيف إذا كسبت 10 باوندات - |
| Demek istediğim, Jolene Samuels masumdur. | Open Subtitles | النقطة الوجود، جوليني صامويل بريء. |
| Ama Samuels'in bahsettiği şey kaderdi. | Open Subtitles | ولكن الذى يتحدث عنه (صامويل) هنا هو المصير |
| Samuels'in kadere bakışı ne açıdan Costaine'den farklıdır? | Open Subtitles | ـ كيف أن نظرة (صامويل) للمصير مختلفة عن (كوستيانى)؟ |
| Samuels'in yazınında, kader bir dağ gibi hareketsizdir. | Open Subtitles | فى كتابات (صامويل)، المصير يتحرك مثل الجبل |
| - Ben, Binbaşı Samuels. | Open Subtitles | انا الرائد صامويل |
| Arthur Samuel de bunu yaptı. | TED | و هذا هو التحدي الذي واجه هذا الرجل ارثر صامويل |
| O benim babam Ralph, 1940'ta Londra'da babası Samuel ile birlikteyken. | TED | هذا أبي، رالف، في لندن، سنة 1940 مع أبيه صامويل. |
| Çoğu insan 'Samuel Pierpont Langley' hakkında bir şey bilmiyor. | TED | معظم الناس لا تعرف صامويل بيربونت لانجلي. |
| Benim adım Samwell Tarly. Gece Nöbeti'nin Yeminli Kardeşiyim. | Open Subtitles | اسمي (صامويل تارلي)، عضو الحراسة الليلية |