| Saat 4'ü geçtiği için duruşmaya Pazartesi sabahı devam edeceğiz. | Open Subtitles | لكون الوقت الأن بعد الرابعة سوف تستأنف المحاكمة صباح الأثنين |
| Sikkelerin Pazartesi sabahı silahlı memurlarla geleceğini duyurdum. | Open Subtitles | لقد اعلنت أن العملات ستصل صباح الأثنين مصحوبه بحراسة مسلحه |
| Pazartesi sabahı, orada olacaksın. İşte bu kadar. | Open Subtitles | صباح الأثنين سوف تكونين هناك نهاية القصة |
| Pazartesi sabahı Trevi'de personel toplantısı ayarla. | Open Subtitles | جهز لأجتماع بكل الموظفين صباح الأثنين في ردهة الفندق |
| Gizli bir yerde ve Pazartesi sabahı tanıklık etmesi gerekiyor. | Open Subtitles | ..إنه بمكان سري، و يحتاج للإدلاء بشهادته صباح الأثنين |
| Öyleyse neden Pazartesi sabahı gidip her şeyi tekrardan aldın? | Open Subtitles | إذن، لماذا عدت إلى محل الأدوات صباح الأثنين لشراء الأشياء نفسها مرة أخرى ؟ |
| Büyükelçi Chris Stevens Pazartesi sabahı Trablus'tan oraya gelecek. | Open Subtitles | السفير كريس ستيفنز كان قادماً الى طرابلس . صباح الأثنين |
| Köpeği Pazartesi sabahı kaçırılmış. | Open Subtitles | - جونى الليله الماضيه لقد تم أختطاف كلبه فى صباح الأثنين |
| Seni bir toplantı için Pazartesi sabahı evine davet etti. | Open Subtitles | و لكنه أيضاً يريد أن يدعوك إلي منزله... من أجل أجتماع توجيهي... في صباح الأثنين. |
| Çünkü senin de dediğin gibi Pazartesi sabahı masamda olup video oyunu oynayacağım ve kimsenin ruhu duymamış olacak. | Open Subtitles | لأن كما اخبرتني مُنذ قليل أن أعود لمكتبي صباح الأثنين... وألعب ألعاب الفيديو وكأن شيئًا لم يكن |
| Susan Harper'in cesedi Pazartesi sabahı soğumuş şekilde bulunmuş. | Open Subtitles | عُثر على جثة "سوزان هاربر" في صباح الأثنين |
| Öyleyse seni ofisimde görmek istiyorum. Pazartesi sabahı. | Open Subtitles | على الرغم من هذا, أريد أن أراك صباح (الأثنين) فى مكتبى |
| Pazartesi sabahı Claremont Askeri Okulu'nu arıyorum. | Open Subtitles | صباح الأثنين سأتصل بأكاديمية (كليرمونت) العسكرية |
| Pazartesi sabahı klinikte olmalısın. | Open Subtitles | أذهب الى العيادة صباح الأثنين |